Sağlık Bilim

Bilimsel veriler ışığında sağlığa dair bilgiler

Düşük riskini artırıyor

Kadınlarda hamileliğin ilk dönemlerinde kullanılan gündelik ağrı kesicilerin düşük riskini artırdığı belirlendi.

Canadian Medical Association Journal tarafından yayımlanan araştırma, hamileliğin ilk aylarında etken maddesi "ibuprofen" ve "naproksen" olan ağrı kesicileri kullanan kadınlarda düşük yapma riskinin, kullanmayanlara oranla iki kattan fazla olduğunu ortaya koydu.

Kanada'nın Quebec eyaletinde yaşayan 52 binden fazla hamile kadın arasında yapılan araştırmada, hamile kaldıktan sonra steroid olmayan anti enflamatuvar ilaç (NSAID) kullanan kadınlarda düşük yapma riskinin yükseldiği belirlendi.

ASPİRİN MASUM ÇIKTI

İçeriğinde "ibuprofen", "naproksen" ya da kemik ve eklem iltihabı tedavisinde kullanılan "celecoxib" bulunan Aspirin dışındaki steroid olmayan anti enflamatuvar ilaçları inceleyen araştırmacılar, söz konusu ilaçların hamilelik sırasında kullanımının düşük yapma riskini 2,4 kat artırdığını belirledi.

Ayakkabılar Tırnak Yapısını Bozabiliyor

Tüm gün ayakkabı içinde kalan ayaklarımıza ne kadar bakıyoruz? Kapalı ayakkabıların içinde yürürken ayak tırnaklarımızda, çeşitli renk ve şekil bozuklukları oluşabilir. İşte size, Dermatolog Buket Pençe’den ayaklarımızda oluşabilecek problemler…

1- Tırnağın altında kanama olması ve tırnağın renginin morarması

2- Tırnağın kırılması

3- Tırnağın yatağından ayrılması

4- Havasız, kapalı kaldığı için renginin koyulaşması, sararması

5- Tırnakların kat kat ayrılması

6- Tırnak uçlarının aşağı doğru uzaması

7- Çok terleyen kişilerde tırnakların yumuşaması

8- Tırnak batması… Bu sorun tırnak kesimi veya pedikürün yanlış yapılmasından da kaynaklanabilir, deride enfeksiyona ve bu nedenle de şiddetli ağrıya yol açabilir.

Diğer Nedenler

Genetik olarak tüm deriyi ilgilendiren ailesel bazı hastalıkların ayak tırnaklarını bozması dışında sedef, ekzema gibi bazı deri hastalıkları da tırnakları tutar ve yüksük tırnak gibi bazı değişiklikler oluşturur.

Hormonlar gülümsemeyi bozabilir

Cinsiyet hormonu seviyesindeki bu dalgalanmalar, ağız ve diş sağlığını etkilemektedir.

Kadınlar, yaşamlarının belirli dönemlerinde (ergenlik, menstürasyon, gebelik ve menopoz) değişken hormon seviyesine sahip olurlar. Cinsiyet hormonu seviyesindeki bu dalgalanmalar, ağız ve diş sağlığını etkilemektedir. Protez ve İmplantoloji Uzmanı Dr. Dt. İlker Arslan kadınlarda ağız ve diş sağlığını etkileyen faktörler ile ilgili bilgiler verdi.

ERGENLİK

Özellikle mensturasyon dönemlerinde, dişeti hassaslaşmaktadır. Buna bağlı olarak diş eti kızarıklığı ve dişeti kanaması görülebilmektedir. Yine bu dönemde ağız içerisinde uçuk, aft gibi herpes tipi viral lezyonlara ve ülserasyonlara sıklıkla rastlanılmaktadır.

GEBELİK

Panik atağı engelleyen burun spreyi geliştirildi

Alman Max Planck Enstitüsü uzmanları, beynin panik atak ve korku yapan bölgesinde etkili olan bir burun spreyi geliştirdi.

Kısa süre önce bulunan "Neuropeptid S" (NPS) adlı etken maddeyi içeren sprey, beyinde korku ve panik atağın oluşmasına yol açan bölgeye etki ediyor.

Görülme sıklığı hayli fazla olan panik atak bozukluğu; yoğun korku, kaygı ve endişe karışımı nöbetlerin yaşanmasına yol açan bir hastalık. Nöbet sırasında kalp çarpıntısı, ellerde titreme ve ağız kuruluğu gibi belirtiler veriyor.

Araştırmayı yöneten Ulrike Scmidt fareler üzerindeki deneylerin başarılı sonuçlar verdiğini belirterek sprey hakkında şunları söyledi:

Cilt lekelerinden kurtulma tüyoları

Güzelliğinizi gölgeleyen cilt lekelerini silmede; dermatologların önerdiği medikal tedavinin yanı sıra makyaj hilelerinden de yararlanabilirsiniz.

Dermatoloji Uzmanı Dr. Can Cengiz, kadınların güzelliğini gölgeleyen cilt lekeleriyle ilgili şu bilgileri verdi:

‘Avucumda bir kalp atıyor’

“Elime bir kalp alıyorum, avucumun içinde çarpıyor. Sonra onu bir insanın göğüs kafesine yerleştiriyorum. Bunu benim ellerim yapıyor ama arkamda görülmeyen bir el, ilahi bir güç var.” Bu sözler, avucunda atan kalplerle hayatın akışını değiştiren, Türkiye’de kalp nakli yapan ilk kadın cerrah Doç. Serap Aykut Aka’ya ait.

Topa vururken uyuyakalıyor

Dünyada çok az insanda rastlanan ve sürekli ve ani uykuyla kendini gösteren narkolepsi hastalığına yakalanan yedi yaşındaki çocuk çok sevdiği futbol sırasında topa vururken dahi uyuyakalıyor.

Daily Mail’in haberine göre, İngiltere’nin Birmingham kentinden yaşayan yedi yaşındaki Reece Williams ortalama her üç bin kişiden birinde görülen narkolepsi hastalığına yakalandı.

Doktorların başlarda çocuğunun ender rastlanan bir virüsten dolayı aşırı uyuduğunu düşündüğünü söyleyen anne Chantelle Burows, ancak çektiği videoların gösterdikten sonra doktorların narkolepsi teşhisi koyduğunu belirtti.

Küçük Reece, çoğunlukla ani kas zayıflaması katalepsi ile birlikte ortaya çıkan narkolepsi yüzünden günde ortalama 25 kez aniden uykuya dalıyor ve günün yaklaşık 23 saatini uyuyarak geçiriyor. Reece çok sevdiği topla oynarken dahi, daha topa vuramadan uyuyakalıyor.

Uyuklama hastalığının tedavisi bulunamıyor

Afrika’nın açlıkla mücadele eden ülkelerinden Uganda’da, 2009 yılında baş gösteren esrarengiz bir hastalık binlerce çocuğun hayatını mahvediyor.

Uzmanların “uyuklama hastalığı” adını verdiği rahatsızlık, çocukların çok ağır nöbetler geçirmesine ve her nöbetin ardından giderek duyularını yitirmelerine ve dış dünyaya tepkisiz hale gelmelerine neden oluyor. Uyuklama hastalığının kurbanı çocuklar bir nevi ‘zombilere’ dönerken, konuşma yetilerini yitiriyor, kendi başlarına hiçbir ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geliyor, başıboş bir halde amaçsızca dolanmaya başlıyorlar.

Şuurlarını kaybetmiş bir halde gezinen çocuklar nehirlere düşerek boğuluyor veya boş arazilerde yangın çıkararak yanıp ölüyorlar. Aileler, hiçbir şekilde iletişim kuramadıkları çocuklarını evi terk ederken iplerle bağlamak zorunda kalıyor. Doktorlar, henüz hastalığa nedenini bile kesinleştirebilmiş değil.

Asherman Sendromu (Rahim içi yapışıklık)

Herhangi bir nedenle rahim iç kısmında meydana gelen yapışıklıklar intrauterin sineşi olarak adlandırılırlar. Hastalık, tabloyu ilk kez 1948 yılında "travmatik amenore" ismiyle tanımlayan Dr. Joseph G. Asherman'ın anısına ithafen Asherman Sendromu da olarak adlandırılmaktadır.

NEDEN OLUR?

Bakteriyel Vajinoz

Bu terim, normalde vajinal florada yer alan, ancak sayıca artmaları halinde yardımlaşarak vajinada yüzeyel bir inflamasyona yol açan Gardnerella vaginalis, Mobilincus gibi anaerop bakterilerin yol açtığı ortak tablo için kullanılmaktadır. Mikroorganizmalar vajinal epitel hücrelerine invazyon yapmadıkları için, bu tür infeksiyonlara vajinit değil, vajinoz adı verilmiştir.

Bakteriyel vaginozlu, G.vaginalis infeksiyonlu hastalarda balık kokusunda süt gibi vajinal akıntı özeldir. Akıntının Gram ile boyanmış preparatlarında epitel hücrelerine yapışmış bol miktarda gram negatif ya da labil kokobasiller, tanısal değere sahiptir (Clue cells=ipucu hücreleri). Mobiluncus’lar ise küçük, gram negatif, virgüle benzer (curve-like) şekilde görülürler.

Diğer bir tanı testi, Whiff testidir. Vajinal sekresyona %10 KOH damlatıldığında balık kokusu oluşmasıdır. Bunun nedeni, vajinal sekresyonda bol miktarda bulunan aminlerdir.

Erken menopoz (Prematür ovarian yetmezlik)

Perimenopozda overde, follikül sayısında belirgin azalma olur ve kalan folliküller follikül uyarıcı hormon (FSH) ve luteinize edici hormon (LH) lara yetersiz cevap verirler. Kırk yaş civarında overlerin büyüklüğünde azalma başlar ve perimenopoz döneminde bu azalma hızlanır. Over büyüklüğündeki azalma gronuloza, teka hücrelerinde ve stromadaki azalmayı gösterir. Östrojen üretiminin azalmasına paralel olarak kan FSH seviyeleri 10-15 misli artar. İnhibin A ve B düzeyleri postmenopozal dönemde ölçülemeyecek seviyeye iner. Doğal menopozu etkileyen en önemli faktörler, ailevi ve genetik faktörlerdir. Sigara içilmesi menopozu ortalama 1,5 yıl erkene almaktadır. Multiparite ve vücut kitle indeksinde artış (obesite) menopoza daha geç girmeye neden olmaktadır. Doğum kontrol hapı kullanımı, ilk adet yaşı, sosyoekonomik durum ve ırkın menopoz yaşı ile bir ilgisi bulunmamıştır.

Genital Mikoplazma Enfeksiyonları

Etken: Mikoplazmalar. İnsanlarda atipik pnömoni (M.pneumoniae) ve ürogenital infeksiyonlara (M.genitalium, M.hominis, U.urealyticum) yol açarlar.

Epidemiyoloji: İnsan genital infeksiyonlarından sorumlu olan en sık mikoplazmalar, M.hominis ve U.urealyticum’dur. Bunlardan başka, bazı NGU olgularında sorumlu etken olarak M.hominis izole edilmiştir.

Hastalık tabloları: Ürogenital infeksiyonların etiyolojisinden sorumlu olduğu kanıtlanmış üç mikoplazma; U.urealyticum, M.hominis ve M.genitalium’dur. NGU, piyelonefrit, prostatit, epididimit, bakteriyel vajinoz, PID, koriyoamniyonit, nadiren de infertilite olgularında, sorumlu patojen olabilmektedirler. Özellikle U.urealyticum’un spontan abortus, ölü ya da erken doğum, düşük doğum ağırlıklı prematüre doğum olguları ile ilişkisi dikkat çekicidir.

Genital Tüberküloz (Kadın üreme organlarında verem)

Tüberküloz yani verem bir zamanların en tehlikeli ve en ölümcül hastalığıydı. Günümüzde ise eskisi kadar yaygın olmasa bile hala daha özellikle ülkemizde yaygın olarak görülmekte olan bir hastalıktır.

Ancak geliştirilen antibiyotik ve aşılar sayesinde hem önlenebilen hem de tedavi edilebilen bir hastalıktır. Son 50 yılda tüberküloz tedavisindeki gelişmelere ve gelişmiş ülkelerde büyük ölçüde yok edilmiş olmasına karşın tüm dünyada bakıldığında önlenebilen ölüm sebepleri arasında 5. sıradadır.

Dünya Sağlık teşkilatı 1990 yılında tüm dünyada 2.910.000 kişinin bu hastalık nedeni ile hayatını kaybettiğini açıklamıştır. Çarpıcı olan bu ölüm vakalarının sadece 40.000'inin gelişmiş ülkelerde meydana gelmesidir.

Gonore (Bel soğukluğu)

Neisseria gonorrhoeae (gonokok) adı verilen bakterinin yol açtığı bir enfeksiyondur. Cinsel yolla bulaşan hastalıkların en sık görülenidir.

A.B.D.'de her 30 saniyede bir kadının bel soğukluğuna yakalandığı ileri sürülmektedir. Bu kişiler 3-5 gün süren kuluçka dönemi süresince ileri derecede bulaştırıcı olmaktadırlar. Gonoreli bir erkek ile ilişki kuran her kadın enfekte olmaz. Sadece %60-90 kadında enfeksiyon gelişir. Kadından erkeğe bulaşma ise daha zordur.

Gonoreli bir kadınla ilişkide bulunan erkeklerin %20-40'ı enfekte olur.

Kadınlarda en çok rahim ağzında yerleşir.

Hirşutizm (Kadınlarda aşırı kıllanma)

Hirşutizm, androjen adı verilen seks hormonuna bağlı kıllanma artışı olarak açıklanabilir. Kıllanma artışı genelde üst dudak, çene, kulak, yanak, alt karın, sırt, göğüs ve üst kol ile uylukta meydana gelir.

Hirşutizm, genelde androjen hormonunun artışına bağlı olarak meydana gelmekle birlikte bazen de kıl köklerinin bu hormona olan duyarlılığının artışı sonucunda da meydana gelebilir.

En sık rastlanılan nedeni, polikistik over hastalığıdır (POH). POH da tipik olarak adet düzensizlikleri, kısırlık, şişmanlık ve hirşutizm gözlenir. Bu hastalığa böbrek üstü bezlerinden androjen salınımını arttıran hipotalamao-hipofzer hastalığın neden olduğu sanılmaktadır.

İntraduktal papilloma

Intraduktal Papillomalar süt kanallarının meme başına bağlandığı noktada gelişen küçük selim tümörlerdir. Pek sık görülmeyen bu tümörler genellikle hissedilmeyecek kadar küçüktürler.

Belirtiler

- Meme başından sulu veya kanlı bir akıntı;

- Meme başının arkasında çok küçük bir yumru.

Teşhis

Doktorunuz meme kanseri olmadığınızı belirlemek için ve memelerdeki kitleleri teşhis etmek için gerekli olağan muayeneyi yapar. Areola bölgesine hafifçe bastırarak papillomanın olduğu kanalı tespit etmeye çalışır. Böylece belirlenen tümörle birlikte kanal çıkarılır. lntraduktal papillomalar selim tümörlerdir ama kanser olmadıklarından emin olmanın tek yolu çıkarmaktır.

Tedavi

Eğer ele gelen bir yumru varsa operatör bunu çıkarabilir. Hiç yumru bulunamadığında, düzenli mamogramları da içeren dikkatli bir takip gerekecektir.

Kasık ağrısı (Kronik pelvik ağrı)

Kronik pelvik ağrı denildiğinde 6 aydan daha uzun süredir var olan, siklik ve ya siklus ile ilgisiz, devamlı ya da aralıklarla gelen ağrılar tanımlanmaktadır. Dismenore, disparoni gibi ağrılar da bu durum içine girmektedir. Kronik pelvik ağrıya jinekolog, ürolog, gastroenterolog, ortopedist ve psikologların beraberce ekip olarak yaklaşması önerilmektedir.

Ağrı künt, keskin ya da kramp tarzında olabilir. Göbek deliği ile dizlerin arasında "biryerlerde" mevcuttur. Hastaya ağrının yerini göstermesi söylendiğinde eliyle bütün bir karın bölgesini gösterir. Hemen hemen her durumda ortaya çıkabilir. Cinsel ilişki esnasında, tuvalette hatta yerden sandalyeye çıkıldığında bile ağrı başlayabilir. Sıklıkla uzun süre ayakta durmak ağrıları başlatır. Şiddeti hafifden çok şiddetliye kadar uzanabilir.

Klamidyoz (Klamidya enfeksiyonları)

Genital enfeksiyonlar

Üreme sağlığını korumanın en önemli basamaklarından biri genital organlardaki enfeksiyonların erken tanı ve tedavisidir. Yaygın olarak görülen bu enfeksiyonlar büyük rahatsızlık vermenin yanı sıra, yaptığı kalıcı hasarlarla ileride infertilite gibi istenmeyen sonuçlar doğurur.

Vajinal Enfeksiyonlar;

Kadınlarda en sık görülen enfeksiyonlar vajinal enfeksiyonlardır. Vajiniti olan kadınların en önemli yakınmaları, kaşıntı ve yanma hissi, koyu renkli ve kötü kokulu vajinal akıntı, idrar yaparken yanma ve cinsel ilişki sırasında ağrıdır. Mantarlar, bakteriler ve bazı parazitler enfeksiyonlara yol açabilir.

Kondilom (Genital siğil)

Kondilom ya da condyloma accumunata adı verilen genital siğil pek çok kadına sıkıntı veren tatsız lezyonlardır. Tekrarlama eğiliminin olması çoğu zaman kadının moralini bozar. Kondilomlar cinsel yolla bulaşan ve human papilloma virus (HPV) adı verilen bir virusun neden olduğu enfeksiyonlardır.

Kondilomlar cinsel yolla bulaşan ve human papilloma virus (HPV) adı verilen bir virusun neden olduğu enfeksiyonlardır.

Mastit (Meme iltihabı)

Meme iltihabı nedir?

Tıkanmış süt kanallarının yada mikroorganizmaların neden olduğu bir hastalıktır. Belki de anneler için en rahatsız edici durumdur meme iltihabı. Ateş, halsizlik, yorgunluk, memede ağrı ve kızarıklık gibi belirtileri vardır.

Meme iltihabının nedenleri nelerdir?

Mastit bebeğini emziren-emzirmeyen her 20 anneden birinde görülür. Enfeksiyon, genellikle meme başında bulunan çatlaklardan süt kanallarına doğru yayılır. Emzirmeyen annelerde göğüslerin şişmesi de mastite yol açabilir. Diğer nedenler arasında, emzirme yoluyla göğüslerin yeterince boşaltılamaması hastalıklara karşı azalan direnç sayılabilir. Nitekim yeni doğum yapmış annelerin çoğu aşırı bir yorgunluk ve stres altındadırlar ve yeterince beslenememektedirler.