Östrojen tedavisi ve yumurtalık kanseri
Östrojen tedavisi yumurtalık kanseri riskini artırabiliyor.
Uzmanlar, hormon tedavisi olmak isteyen kadınların doktorlarıyla konuşarak, tedavinin yararlı olup olmayacağına birlikte karar vermeleri gerektiğine işaret ediyor.
Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü uzmanları, yaptıkları geniş kapsamlı bir araştırmada, östrojen tedavisinin yumurtalık kanseri riskini artırabildiğini saptadı.
Menopoz sonrası östrojen tedavisi uygulanan 44 bin 241 kadın deneği 20 yıl süreyle izleyen Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü uzmanları, elde ettikleri sonuçları, menopozdan sonra östrojen tedavisi almayan kadınlarla karşılaştırdı. Araştırma sonunda, östrojen tedavisi alan kadınlarda yumurtalık kanseri riskinin yüzde 60 arttığı saptandı. Araştırmacılar, 10 yıl veya daha fazla östrojen tedavisi uygulayan kadınların, östrojen tedavisi uygulamayan kadınlara göre yüksek oranda yumurtalık kanseri riski taşıdıklarını belirledi. Tedavinin 10. yılından sonraki 8 yılda yumurtalık kanseri riskini yüzde 80 oranında artırabildiği, 20 yılın üzerinde östrojen tedavisi alan kadınlarda ise yumurtalık kanseri riskinin, östrojen tedavisi almayan kadınlara göre yüzde 220 artabildiği kaydedildi.
Doğal bir hormon olan östrojenin aslında yumurtalık tarafından salgılandığı biliniyor. Menopoz sonrası, yumurtalıkların salgıladığı östrojen ve progesteron hormonu oranında azalmanın olduğu, menopoz süresinin genelde 45-55 yaşları arasında tamamlanmasından sonra yumurtalığın normal olarak hormon salgılayabildiği belirtildi.
HORMON TERAPİSİ 1940'LI YILLARDA BAŞLADI
1940'lı yıllarda kadınların östrojen tedavisine başladıklarına dikkat çeken uzmanlar, 1970'li yıllarda östrojen hormonu fazlasının kadınlarda rahim kanserine yol açtığının saptandığını belirtti.
Östrojen tedavisinin kansere yol açtığının saptanması üzerine, doktorlar menopoz sonrası kadınlara progestin hormonunun yanı sıra çok düşük dozda östrojen tedavisi uygulayarak, kombinasyon tedaviyi denedi. Östrojen rahim boynu kanseri riskini artırırken, progesteron hormonunun sentetik versiyonu olan progestin-östrojen kombinasyonunun rahim boynu kanseri riskini indirebildiği belirlendi.
Araştırmada, östrojen-progestin kombinasyonunun, menopoz sonrası kadınlarda yumurtalık kanseri riskini tırmandırdığına ilişkin bulgular elde edilmedi. Kombinasyon tedavi kullanan kadınların sadece 4'ünde yumurtalık kanserinin görüldüğü açıkladı.
Önceki araştırmalarda hormon tedavisinin, osteoporosis ve kalp hastalığı riskini indirebildiği saptandı. Uzmanlar, yeni ve kapsamlı araştırmada ise hormon tedavisinin meme kanseri, koroner kalp hastalıkları, inme, akciğerlerde ve bacaklarda kan pıhtılaşmasına yol açabildiğini, bu durumun 5,2 yıl östrojen-progestin tedavisi kullanan deneklerde de meydana gelebildiğini açıkladı.
Araştırmacılar, hormon tedavisinin uzun dönemde yararından çok zarar verdiğini belirtiyor.
Yeni araştırmalarda, rahmini aldıran kadınlarda hormon tedavisinin uzun dönemde ne gibi etkiler ortaya koyacağı incelenecek. Uzmanlar, hormon tedavisi olmak isteyen kadınların doktorlarıyla konuşarak, tedavinin yararlı olup olmayacağına birlikte karar vermeleri gerektiğine işaret ediyor.
Uzmanlar, hormon tedavisi olmak isteyen kadınların doktorlarıyla konuşarak, tedavinin yararlı olup olmayacağına birlikte karar vermeleri gerektiğine işaret ediyor.
Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü uzmanları, yaptıkları geniş kapsamlı bir araştırmada, östrojen tedavisinin yumurtalık kanseri riskini artırabildiğini saptadı.
Menopoz sonrası östrojen tedavisi uygulanan 44 bin 241 kadın deneği 20 yıl süreyle izleyen Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü uzmanları, elde ettikleri sonuçları, menopozdan sonra östrojen tedavisi almayan kadınlarla karşılaştırdı. Araştırma sonunda, östrojen tedavisi alan kadınlarda yumurtalık kanseri riskinin yüzde 60 arttığı saptandı. Araştırmacılar, 10 yıl veya daha fazla östrojen tedavisi uygulayan kadınların, östrojen tedavisi uygulamayan kadınlara göre yüksek oranda yumurtalık kanseri riski taşıdıklarını belirledi. Tedavinin 10. yılından sonraki 8 yılda yumurtalık kanseri riskini yüzde 80 oranında artırabildiği, 20 yılın üzerinde östrojen tedavisi alan kadınlarda ise yumurtalık kanseri riskinin, östrojen tedavisi almayan kadınlara göre yüzde 220 artabildiği kaydedildi.
Doğal bir hormon olan östrojenin aslında yumurtalık tarafından salgılandığı biliniyor. Menopoz sonrası, yumurtalıkların salgıladığı östrojen ve progesteron hormonu oranında azalmanın olduğu, menopoz süresinin genelde 45-55 yaşları arasında tamamlanmasından sonra yumurtalığın normal olarak hormon salgılayabildiği belirtildi.
HORMON TERAPİSİ 1940'LI YILLARDA BAŞLADI
1940'lı yıllarda kadınların östrojen tedavisine başladıklarına dikkat çeken uzmanlar, 1970'li yıllarda östrojen hormonu fazlasının kadınlarda rahim kanserine yol açtığının saptandığını belirtti.
Östrojen tedavisinin kansere yol açtığının saptanması üzerine, doktorlar menopoz sonrası kadınlara progestin hormonunun yanı sıra çok düşük dozda östrojen tedavisi uygulayarak, kombinasyon tedaviyi denedi. Östrojen rahim boynu kanseri riskini artırırken, progesteron hormonunun sentetik versiyonu olan progestin-östrojen kombinasyonunun rahim boynu kanseri riskini indirebildiği belirlendi.
Araştırmada, östrojen-progestin kombinasyonunun, menopoz sonrası kadınlarda yumurtalık kanseri riskini tırmandırdığına ilişkin bulgular elde edilmedi. Kombinasyon tedavi kullanan kadınların sadece 4'ünde yumurtalık kanserinin görüldüğü açıkladı.
Önceki araştırmalarda hormon tedavisinin, osteoporosis ve kalp hastalığı riskini indirebildiği saptandı. Uzmanlar, yeni ve kapsamlı araştırmada ise hormon tedavisinin meme kanseri, koroner kalp hastalıkları, inme, akciğerlerde ve bacaklarda kan pıhtılaşmasına yol açabildiğini, bu durumun 5,2 yıl östrojen-progestin tedavisi kullanan deneklerde de meydana gelebildiğini açıkladı.
Araştırmacılar, hormon tedavisinin uzun dönemde yararından çok zarar verdiğini belirtiyor.
Yeni araştırmalarda, rahmini aldıran kadınlarda hormon tedavisinin uzun dönemde ne gibi etkiler ortaya koyacağı incelenecek. Uzmanlar, hormon tedavisi olmak isteyen kadınların doktorlarıyla konuşarak, tedavinin yararlı olup olmayacağına birlikte karar vermeleri gerektiğine işaret ediyor.
Kadın Hastalıkları
- Adenomiosis
- Adet Sancısı (Dismenore)
- Akıntı (Vulvovajinal Enfeksiyonlar)
- Anormal Vajinal Kanamalar
- Asherman Sendromu (Rahim içi yapışıklık)
- Atrofik Vajinit
- Atrofik Vulva Distrofisi
- Bakteriyel Vajinit (Gardnarella Enfeksiyonu)
- Bakteriyel Vajinoz
- Balayı Sistiti
- Candida Vajiniti
- Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar (CYBH)
- Endometrial hiperplazi (Endometrium kalınlaşması)
- Endometrial polipler
- Endometriozis
- Genital Herpes (Genital Uçuk)
- Genital Mikoplazma Enfeksiyonları
- Genital Tüberküloz (Kadın üreme organlarında verem)
- Genito üriner enfeksiyonlar (Vajinal ve servikal enfeksiyonlar)
- Germ Hücreli Over Kanserleri (Yumurtalık Kanseri)
- Gonore (Bel soğukluğu)
- Hiperprolaktinemi (Süt hormonu yüksekliği)
- Hirşutizm (Kadınlarda aşırı kıllanma)
- HSV Enfeksiyonları (Herpes Simpleks Virüsü)
- İnfertilite (Kısırlık)
- Kadın üreme organlarının kanserleri ve erken teşhis yöntemleri
- Kanser testleri
- Kasık ağrısı (Kronik pelvik ağrı)
- Kısırlık (İnfertilite)
- Klamidyoz (Klamidya enfeksiyonları)