Genital Enfeksiyonlar Nelerdir?

Genital organ enfeksiyonları, bir çok mikrobun bir arada oluşturduğu, üreme fonksiyonunu tehlikeye sokan ve doku harabiyeti yapan, doktorların günlük hayatta çok önem verdikleri bir konudur. Anatomik olarak bakıldığında kadın genital sistemi dış dünya ile karın içi ortamını birleştiren bir yoldur. Dolayısı ile basit bir genital enfeksiyon bile, tedavi edilmediği takdirde karın boşluğuna yayılarak ciddi bir tablo oluşmasına neden olabilir Vajinanın asidik ortamı, her ay dökülen rahim içi tabakası, rahim ağzında geçişi zorlaştıran salgıların bulunması, vajinanın içini döşeyen hücrelerin yapısı ve doğal florada bulunan laktobasil isimli bakteriler, mikropların bu bölgelere tutunup enfeksiyon oluşturmasına karşı vücudun doğal bariyer mekanizmalarıdır. Doğum, düşük, operasyonlar, hamilelik, antibiyotik kullanımı, sentetik iç çamaşırları, hijyen sorunları gibi faktörler varlığında bu doğal bariyerlere rağmen enfeksiyon oluşması kolaylaşmaktadır.

Vulvar enfeksiyonlar (vulvit)

Dış genital organlar vulva olarak isimlendirilmektedir. Genellikle vajinal enfeksiyonlara eşlik ederler. Vulvite sebep olan etmenler arasında östrojen azalması, enfeksiyonlar, sıkı giyecekler, deterjan, sentetik iç çamaşırları, tüy dökücü kremler, vajinal spreyler gibi tahriş eden maddelere maruziyet bulunmaktadır. Şeker hastalığı, kansızlık, karaciğer hastalıkları gibi ciddi sistemik hastalıklar ve kullanılan ilaçlar da vulvite neden olabilmektedir. En sık şikayetler kaşıntı, kızarıklık, şişlik, ağrılı cinsel ilişki, batma ve yanmadır. Tedavi altta yatan etmene genital-enfeksiyonlar-sigilgöre düzenlenir. En sık görülen enfeksiyon etkeni mantarlardır ve genellikle krem şeklinde uygulanan antimikotiklereiyi yanıt verir.

Siğil (kondilom)
Human papilloma virüs (HPV) enfeksiyonları erkeklerde peniste, kadınlarda vajina vulvada siğillerin çıkmasına neden olur. Ayrıca virüsün bazı tipleri rahim ağzı dokusunda değişikliklere ve rahim ağzı kanserine neden olabilir. Tedavisinde kullanılabilen kremler, siğillerin yakılması veya cerrahi olarak çıkarılması kadar etkin değildir. Tedavi edilen hastaların % 30'unda nüks görülebilmektedir. HPV virusunun, cinsel yol dışında bulaşma yolları net olmamakla birlikte cilt teması ile bulaş mümkündür. Dış genital bölgede yerleşen siğillerden korunmak için bu bölgeye virüslü bir malzemenin temasından kaçınılmalı, ortak epilasyon malzemesi kullanımından uzak durulmalıdır. Prezervatif kullanımı, rahim ağzını koruyabilmekte ancak dış genital bölgeyi koruyamamaktadır.

Genital uçuk
genital-enfeksiyonlar-genital-ucukHerpes Simplex virusu (HSV) enfeksiyonları genital organlarda ağrılı ülserler oluşturabilir. Ateş, yorgunluk hali, kas ağrıları da eşlik edebilir. Kesin tedavisi yoktur ancak uygulanan tedaviler ağrıyı azaltmaya, enfeksiyonun daha kısa sürede atlatılmasına ve uçuk üzerinde ikincil enfeksiyonların önlenmesinde işe yarar. Gebelikte aktif herpes lezyonu olanlara, bebekte oluşabilecek beyin iltihabından korunmak için sezaryen ile doğum önerilmektedir.

Bartolin absesi
Bartolin bezleri vajinanın her iki yanında, küçük dudakların iç tarafında bulunan, cinsel ilişki sırasında kayganlık oluşmasını sağlayan salgı bezleridir. Bu bezler ince kanallarla vajinaya açılırlar. Geçirilmiş vajinal enfeksiyonlar ve tahriş bu kanallarda tıkanma ile sonuçlanabilir ve bu salgılar dışarı atılamaz, bezin içinde birikerek şişliğe neden olur. Bu salgının mikroplar ile buluşması sonucunda, kist içinde cerahat birikirse bu şişlik bartolin absesi adını alır. Bartolin absesi, şişliğin yanında ciddi ağrı, hassasiyet, kızarıklık ile karakterize bir tablodur. Tedavi için absenin cerrahi yolla boşaltılması, bartolin bezinin marsupiyalizasyon denen bir işlem ile yeniden vajen duvarına ağızlaştırılması ve antibiyotik kullanılması gerekir. Sık tekrarlayan enfeksiyon varlığında ise Bartolin bezinin çıkarılması gerekebilir.

Molluscum Contagiosum
genital-enfeksiyonlar-malluscum-contaigosumMolluscum Contagiosum, poxvirus denen bir virüsun sebeb olduğu, ciltte kabarık döküntülerle ile kendini gösteren bir hastalıktır. En sık, ortak kullanılan havlu ve giysiler ile geçiş olmaktadır. Molluscum contagiosum; özellikle genital bölgede, ellerde ve ayaklarda görülen, inci gibi sıralanan, 1-5 mm boyutlarında, kubbe şeklinde, ortası göbekli, et renginde, sıkıldığında beyaz yağ benzeri içeriğin gözlenebileceği lezyonlarla seyreden bir hastalıktır. Bu döküntüler genlikle ağrısızdır ve bazen kaşıntılı hal alabilir. Jinekolojik muayene esnasında tanı konabilir. Genellikle tedaviye gerek kalmadan 2-3 ay içinde kendiliğinden kaybolurlar. Geçmeyen lezyonlarda yakma veya dondurma tedavisi uygulanabilir.

Vajinal enfeksiyonlar (Vaginit)
Dış genital bölgeye temas eden alerjenler ( ped, deodorant, tüy dökücü kremler ), terlemeye bağlı uzun süreli nemli kalması, sentetik külot kullanma, yabancı cisimler ( tampon, prezarvatif ve diyaframın uzun süre içerde kalması ) ve enfeksiyonlar vaginite neden olur. Vajinada zararlı mikropların çoğalmasını engelleyen, vajenin doğal flora elemanı, asidik Ph'da yaşayan laktobasil isimli bakteriler mevcuttur. Laktobasillerin sayıca azalması ( antibiyotik kullanımı, vajinal duş, Ph değişimleri..) enfeksiyon oluşmasına yatkınlık yaratır. Vaginal enfeksiyonlarda en sık belirti vajinal akıntıdır. Enfeksiyona bağlı akıntının fizyolojik akıntıdan ayrılması önemlidir. Fizyolojik akıntı renksiz, kokusuzdur ve herhangi bir şikayete yol açmaz. Enfeksiyona bağlı akıntılar ise genellikle koyu sarı veya yeşil renk ve kötü kokulu olup, yanma, cinsel ilişkide ağrı, kaşıntı ile birlikte olabilirler. Mantarlar, bakteriler ve parazitler vajinit etkeni olabilirler.

Mantar
Genellikle gebelerde, antibiyotik kullananlarda, doğum kontrol hapı kullananlarda, şeker hastalarında ve havuz sonrası ıslak mayo ile uzun süre kalanlarda daha sık görülür. Çoğu zaman peynir veya süt kesiği gibi beyaz bir akıntı ve kaşıntı ile birliktedir. Vulvit eşlik edebilir. Antimikotik haplar, fitiller ve kremler ile tedavi mümkündür. Eş tedavisi gerekli değildir.

Bakteri
En sık etken; gardnerella vaginalistir ve bunun oluşturduğu tablo bakteriyel vajinozis olarak adlandırılır. Sarı- yeşil, kötü kokulu ( balık kokusu) akıntı eşlik eder. Vajinoziste kötü koku cinsel ilişkiden sonra genelde artar. Gebelik varlığında düşük ihtimalini artırabilir. Hap veya fitil şeklinde antibiyotiklerle tedavi edilebilir. Eş tedavisi gerekli değildir.

Parazit
En sık etken; Trikomonas Vajinalistir ve cinsel ilişki ile bulaşır. Yeşil renk, kötü kokulu aknıtı ile birlikte genellikle idrar yaparken yanmaya da neden olur. Anti parazitik hap ile tedavisi olan bu enfeksiyonda eş tedavisi de gereklidir.

Rahim ağzı enfeksiyonu (servisit)
Rahim ağzı, alt genital organlar ve üst genital organlar arasında bariyer görevi görür.
Genel anlamı ile servisit rahim ağzı dokusunun iltihabıdır. Sıklıkla bir enfeksiyona bağlıdır, ancak bazen irritasyon ya da travma sonrası da ortaya çıkabilir. Belirtileri diğer pek çok hastalığa benzediği ve spesifik yakınmalar yaratmadığı için kişinin kendi kendine servisitten şüphelenmesi zordur. Genelde başka bir nedenden dolayı yapılan jinekolojik muayene ile fark edilir. En sık şikayet adet döneminden sonra başlayan vajinal akıntıdır. Ayrıca kasık ağrısı, bel ağrısı, ilişki sonrası lekelenme ve cinsel ilişkide ağrı da olabilir. Tanı genellikle muayene esnasında koyulur ancak kültür testi de gerekebilir. Servisite neden olan en sık 3 mikrop gonore, klamidya ve trikomonastır. Altta yatan etken saptandıktan sonra uygun antibiyotik tedavisi ile şifa sağlanabilir. Eş tedavisi verilmesi uygun olur, aksi takdirde enfeksiyonun tekrarlama ihtimali artar.

Rahim ağzı kanalının içini döşeyen epitel tabakası bazı kadınlarda vagene doğru taşabilir. Bu tabaka, normalde rahim ağzında bulunan epitel tabakasından daha ince bir tabaka olduğu için, bu epitelin altındaki kan damarları yüzeye daha yakındır . Görünür hale gelen kan damarlarından dolayı bu bölge diğer bölgelere göre daha kırmızı görülür. Bu görünümünden dolayı "rahim ağzı yarası" na benzetilen bu durum gerçek bir yara olmayıp erozyon olarak adlandırılır. rahim ağzı kanserlerinin erken evrelerinde de benzer şikayetler ve benzer muayene bulguları olacağından dolayı, bu gibi durumlarda mutlaka kanser ekarte edilmelidir. Bunun için smear testi veya doktorun gerekli gördüğü durumlarda kolposkopi yapılabilir. Ciddi şikayetlere neden olmayan erozyonlarda tedavi etme gerekliliği de yoktur. Sürekli akıntı, lekelenme gibi şikayetleri olan kadınlarda rahim ağzı yakma, dondurma veya lazer tedavileri uygulanabilir. Dirençli olgularda ise rahim ağzının bir kısmının çıkarılması (LEEP konizasyon) gerekebilir.

Klamidya enfeksiyonları
Cinsel temas yolu ile geçen hastalıkların en sık görülen ve en önemli olanlarından biridir. Klamidya enfeksiyonları kadınlarda kokusuz sarı renkli akıntı, adet dönemlerinin ortasında kanama, cinsel ilişki sırasında ağrıya neden olabileceği gibi hiç bulgu vermeden ilerleyerek tüplerde tıkanıklık ve yapışıklıklar oluşturarak gebe kalmada sorunlara neden olabilir. Gebe kadınlarda ise düşük ve erken doğum ile ilişkisi olduğu bilinmektedir. Erkeklerde enfeksiyon olduğunda peniste beyaz akıntı olabilir. Kesin tanı vaginal kültür ile konur. Tedavi için antibiyotik kullanılması gereklidir.

Üreoplazma ve Mikoplazma enfeksiyonları
Kadın ve erkekte genellikle herhangi bir bulguya yol açmayan bu mikroorganizmaların düşük riskini arttırdığı bilinmektedir. Gerekli laboratuvar incelemeleri ile tespit edilen enfeksiyonlar antibiyotik ile tedavi edilebilir.

Gonore (Bel Soğukluğu)
Cinsel temas yolu ile bulaşan diğer önemli enfeksiyon gonoredir. Bu enfeksiyon kadınlarda bulgu vermeyebileceği gibi vajinal akıntı, bel ağrısı ve adet düzensizliklerine de neden olabilir. Erkeklerde sarı renkli uretral akıntı, idrar yaparken yanma ve ağrıya neden olur. Enfeksiyon kan yolu ile yayılarak çok daha ciddi tablolar oluşturabilir. Kadınlarda tüplerde tıkanıklık ve yapışıklıklar oluşturarak, erkeklerde ise sperm geçişini engelleyerek kısırlığa neden olabilir. Hastalık teşhis edildikten sonra antibiyotikler ile tedavisi kolaydır.

Rahim içi iltihabı (Endometrit)
Rahim içi tabakasının iltihabı sık görülen bir durum değildir. Genellikle altta yatan bir etken olmadan enfeksiyon olmaz çünkü rahim içi tabakası; vajenin asidik Ph'ı, rahim ağzı salgıları ve her ay dökülüp daha sonra yenilenen tabakası ile enfeksiyona karşı doğal olarak dirençlidir. Bu doğal bariyerlerden birinde sorun olması durumunda enfeksiyon gelişir. Doğum, düşük, erken membran rüptürü, rahim içine yönelik operasyonlar, spiral, kanser, polip varlığı gibi durumlarda endometrit oluşabilir.
Kronik endometrit: Hastanın herhangi bir şikayeti olmayıp jinekoloğun kontrolu sırasında farkedilmesi ile ortaya çıkabilir. Bunun yanısıra hastada süregelen kasıklarda huzursuzluk ve hafif ağrı şikayeti bulunabilir. Bazen adet sonrası ara kanama ile kendini gösterir. Kronik endometrit nadiren kısırlığa yol açar. Tanı endometrial biyopsi ile konur. Uygun antibiyotik ile tedavi edilir.

Akut endometrit: Rahimde aşırı hassasiyet mecuttur. Tüplerin iltihabı ile beraberlik gösterebilir. Klamidya ve Gonorenın neden olduğu akut endometrit unutulmamalı ve hastanın tedavisi bu iki ajan göz önünde bulundurarak yapılmalıdır.

Pelvik enflamatuar hastalık (PID)
Pelvik iltihabi hastalık ya da pelvik enfeksiyon dendiğinde overler, tüpler, uterus ve bunların etrafındaki yumuşak dokulardan kaynaklanan enfeksiyonlar anlaşılır. pelvik enfeksiyonlar genellikle polimikrobik ( çok çeşit mikrobun bir arada bulunduğu) enfeksiyonlardır. Alt genital sistemde ( vajina, rahim ağzı) normalde bulunan mikroplar yukarı doğru giderek enfeksiyon tablosuna neden olabilir. Nadiren kan yolu ile enfeksiyonun üreme sistemine yayılması da görülebilir ki bunun tipik örneği ülkemiz için tüberkülozdur.

Pelvik enfeksiyon geçirildikten sonra, karın içinde yaygın yapışıklıklar bırakabilir. Bu yapışıklıklar özellikle tüpleri içine alıp onların hareketlerini ve anatomisini bozup gebe kalmada sorunlar çıkmasına neden olabilir. Tüplerdeki bu hasar, ileride dış gebelik olma ihtimalini de artırır. Enfeksiyona müdahale edilmediği durumlarda iltihap kana karışıp hayatı tehdit eden tablolara neden olabilir.

Pelvik enfeksiyonlar sıklıkla cinsel yolla bulaştıklarından çok eşli cinsel yaşamı olan veya eşi çok eşli cinsel yaşam sürdüren kadınlarda daha sık görülür.

Spiral kullanımı da pelvik enfeksiyon için bir risk faktörüdür. Spiralin vajina içinde kalan ipinden yukarı doğru tırmanan mikroplar ile enfeksiyon kaynakları yukarı yerleşip burada enfeksiyona neden olabilirler. Düşük sosyoeknomik düzey ve tedavi edilmemiş alt genital sistem enfeksiyonları da risk faktörü olarak kabul edilmektedir.

Başvuru şikayeti, genel olarak karın / kasık ağrısı, yüksek ateş, kötü kokulu vajinal akıntı gecikmiş vakalarda bulantı, kusma, gaz çıkaramama şikayetleri olabilir. Muayenede rahim ağzı ve karında hassasiyet bulunur hatta bazı hastalarda iltihaba bağlı ele kitle gelebilir.

Labratuar testlerinde iltihap hücrelerinde (lökosit) artış, enfeksiyon parametrelerinde ( CRP, sedimentasyon) artış olabilir. Benzer şikayetlere neden olabileceğinden dolayı dış gebelik mutlaka araştırılmalı, gebelik testi (βhCG) yapılmalıdır.

Pelvik enfeksiyon, tanısı konduğunda hemen tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlıktır. Tedavinin temel taşı antibiyotik tedavisidir. Neden olabilecek çok sayıda mikrorganizma vardır ve tedavi, neden olabilecek bütün mikropları hedef alacak şekilde olmalıdır zira etkenin hangi mikroorganizma olduğunu anlamaya zaman yoktur. Hafif vakalarda ağızdan antibiyotik tedavisi verilip hasta evine gönderilebilir ancak ağır vakalar, ağızdan tedavi ile düzelmeyen hastalar, ek hastalığı bulunanlar, gebeler mutlaka hastanede yatırılarak damardan antibiyotik tedavisi verilmelidir. Yumurtalık çevresinde abse olduğundan şüphe ediliyorsa, absenin boşaltılabilmesi için açık veya kapalı (laparoskopik) ameliyat gerekliliği olabilir.

Pelvik enfeksiyonlardan korunmanın yolu, cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmaktan geçer. Bu nedenle çok eşlilikten, çok eşi olan cinsel partnerden kaçınılması ve prezervatif kullanımının koruyucu etkisi bulunmaktadır.

Toksik Şok Sendromu
Toksik şok sendromu, adet dönemlerinde vaginal tampon kullanan kadınlarda görülen ciddi bir tablodur. Vaginal tampon uzun süre vejende tutulduğunda, biriken kan, bakteriler (S. Aureus) için uygun besiyeri ortamı sağlamakta ve hızla çoğalmalarına imkan vermektedir. Normal florada da bulundukları halde, bu aşırı çoğalma sonucunda bu bakteriler toksinlerini kana salgılamakta, bir çeşit zehirlenme oluşturmaktadır. Toksik şok sendromunun belirtileri: ani yükselen ateş, bulantı, kusma, ishal, vucutta yaygın ağrılar, baygınlık hissidir. Tedavi yoğun bakım şartlarında yapılmalıdır. Öncelikli olarak odak temizlendikten sonra sıvı tedavisi ve damardan antibiyotik tedavisi başlanmalıdır. Toksik şok sendromundan korunmak için tampon gün içinde sık sık değiştirilmeli, aynı tampon 6 saatten uzun içerde tutulmamalı, yerleştirmeden önce eller sabun ile yıkanmalı ve mümkün olduğunca gece tampon kullanılmamalıdır.

Diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar

Frengi (Sifilis)
Bir bakterinin neden olduğu bu hastalık hayatı tehlike olşturabilir. Enfeksiyon cinsel temas yolu ile bulaşır. Enfekte kişi ile cinsel temastan sonra 10-90 gün arasında, ortalama 21. günde şikayetler görülmeye başlamaktadır. Frenginin ilk bulgusu çoğunlukla genital bölgede ağrısız yumuşak kabartılardır. Eğer tedavi edilmezse bu durum kendiliğinden kaybolur ve bakteri vücutta kalıcı olur. Bir süre sonra (3 hafta-6 ay) vücuda yayılan kızarıklıklar oluşur. Genital bölgede gri renkli yaralar belirir ve genel olarak ateş, yorgunluk, boğaz ağrısı ve saç dökülmesi görülür. Enfeksiyon bu dönemde de tedavi edilmezse bir süre sonra vücudun kalp, beyin ve sinir sistemi gibi hayati organlarını etkiler. Enfeksiyon bu aşamada vücutta kalıcı hasarlar oluşturabilir ve hayati tehlike oluşturabilir. Günümüzde frengi teşhis edildiğinde etkin tedavisi mümkündür. Eşlerin birlikte tedavi edilmesi gereklidir.

Hepatit B
Hepatit B enfeksiyonu Hepatit B virusunun karaciğerde enfeksiyona neden olması başlayan bir tablodur. Bulaşma sonrası sarılık yapabileceği gibi hiç semptom vermeden de ilerleyebilir. Hepatit B enfeksiyonu hiç sekel bırakmadan iyileşebileceği gibi, taşıyıcılık, kronik enfeksiyon, siroz ve hatta karaciğer kanserine kadar ilerleyebile bir tablo dahi oluşturabilir. Hepatit B virusu, kanda, tükürükte, vajinal sıvılarda ve erkek sperm sıvısında (meni) yüksek konsantrasyonda bulunur. Bağışıklığı olmayan kişilerin bu sıvılar ile teması sonucu enfekte olmaları söz konusudur. Hepatit B'den korunmak için aşı olmak birincil korumayı oluşturur. Cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanımı da vucut sıvıları ile teması azaltacağı için korunmaya yardımcıdır.

Hepatit C
Hepatit C enfeksiyonu, kronik hepatit ve karaciğer kanserinin en sık nedenidir. En sık bulaşma kan yolu ile olmasına rağmen cinsel yol ile bulaşma olduğu da bilinmektedir. Hepatit C'nin kan konsantrasyonu, Hepatit B'ye nazaran daha az olduğu için, cinsel yolla bulaşma için uzun süre içinde çoğul temas gereklidir. Hepatit C'li partneri olanlar risk grubundadır. Henüz etkin bir aşısı olmayan Hepatit C'den korunma için cinsel ilişkide prezervatif kullanımı önemli rol oynamaktadır.

AIDS
Çağın hastalığı olan AIDS (Adult Immune Deficiency Syndrome), HIV virusu tarafından oluşturulan, kişinin bağışıklık sisteminin çökmesine neden olup, basit bir enfeksiyonla bile başedemeyecek hale getiren bir hastalıktır. En sık bulaşma cinsel ilişki ile olmaktadır. Erkekten kadına bulaşma riski, kadından erkeğe bulaşma riskinden 10 kat daha fazladır. Henüz kesin bir tedavisi olmayan AIDS'den korunmak için cinsel ilişkide prezervatif kullanımı önem taşımaktadır.