Kadın

Trikomonas enfeksiyonu (Pis kokulu yeşil akıntı)

Kadınlardaki patolojik vajinal akıntıların en önemli sebeplerinden birisi de trikomoniazis adı verilen hastalıktır. Bu hastalığın etkeni olan "Trikomonas vajinalis" mikroskopik bir canlı olup bakteri ya da virüs değildir. İlk kez 1836 yılında tanımlanan organizma ovoid şekilde bir protozoon'dur.

Tirkomoniazis dolayısı ile paraziter bir enfeksiyon olarak nitelendirilir. Bu nedenle genel kanının aksine antibiyotiklerin tedavide yeri yoktur.

Trikomonas cinsel ilişki ile bulaşabilen hastalıklar grubuna girmektedir. Herhangi bir yakınması olmayan asemptomatik hastalarda %5-15 oranında vajinada T.vajinalis bulunur. Enfekte hastaların %37'sinde trikomonas ile birlikte gonore'de bulunur. Hasta kadınların ise yaklaşık yarısının eşinde hastalık etkeni izole edilebilir. Kadınların %25'i hayatlarının herhangi bir döneminde bu enfeksiyona yakalanırlar.

Toksik Şok Sendromu (TSS)

Çağdaşlaşma ile birlikte modern kadının yaşantısında da büyük ve köklü değişiklikler meydana geldi. Geçmişte evde oturup çocuk bakan kadınların yerini çalışan ve üreten kadınlar aldıkça bu kadınların menstrüasyon dönemlerindeki ihtiyaçları da değişikliğe uğradı. Eskiden her ay yaşadıkları dönemi bez, pamuk gibi emici maddeler ile geçiren kadınlar hijyenik pedlerin piyasaya sürülmesi ve yaygın olarak kullanılması ile büyük rahatlık yaşamaya başladılar. Çalışma ve yaşam şartlarındaki sürekli değişim hijyenik pedleri de bir süre sonra yetersiz kılmaya başladı ve kadınlar adet dönemlerini diğer günlerden farksız geçirme isteklerini vajinal tamponlar ile sağladılar.

Sfiliz (Frengi)

1500'lü yıllardan 1900'lü yılların başına kadar batı dünyasını kasup kavuran ve dolaşım sistemi ile sinir siteminde kalıcı hrabiyetlere sebep olan frengi 2. Dünya savaşından sonra keşfedilen güçlü antibiyotikler sayesinde büyük ölçüde önemini yitirmişken, AIDS hastalığının yaygınlaşması ve frengi ile HIV enfeksiyonu arasında yakın ilişki olması nedeni ile yeniden ilgi odağı haline gelmiştir.

Özellikle Kuzey Amerikada görülme sıklığı giderek artmaktadır. Hastalık Troponema Pallidum adı verilen bir bakteri tarafından yapılır. Yapılan onca araştırmaya rağmen hala daha bu mikroorganizmayı üretebilecek bir kültür ortamı bulunamamıştır.

Rahim ağzı yaraları (Servisit)

Halk arasında rahim ağzında yara olarak bilinen servisit en sık karşılaşılan jinekolojik problemlerden birisidir. kadınların yarısından fazlası hayatının bir döneminde bu hastalığa yakalanır. Yaşı ne olursa olsun cinsel yönden aktif her kadın servisit için uygun bir adaydır. Kasık ağrısı ve vajinal akıntısı olan kadınların çoğunda başka bir hastalıkla bir arada ya da tek başına mutlaka servisit bulunur. Belirtileri diğer pek çok hastalığa benzediği ve spesifik yakınmalar yaratmadığı için kişinin kendi kendine servisitten şüphelenmesi zordur. Genelde başka bir nedenden dolayı yapılan jinekolojik muayene ile fark edilir.

Genel anlamı ile servisit rahim ağzı dokusunun iltihabıdır. Çok büyük bir olasılıkla bir enfeksiyona bağlıdır ancak bazen irritasyon ya da travma sonrası da ortaya çıkabilir.

Belirtileri

Serviks kanseri (Rahim ağzı kanseri)

Dünyada, kardiyovasküler sistem hastalıklarından kaynaklanan ölümlerden sonra, ikinci sıklıkla görülen ölüm nedeni kanserlerdir. 1991 yılında, ABD'de toplam mortalitenin yaklaşık %23'ünün kanser nedeniyle olduğu hesaplanmıştır.

Kadınlardaki kanser insidansı değerlendirildiğinde, %32 ile meme kanseri birinci, %14 ile kolon ve rektum kanseri ikinci, %11 ile akciğer kanseri üçüncü sıklıkta görülmektedir.

Kadın genital sistemi; Uterus kanserleri %8, over kanserleri %4 ile bunlardan sonra gelmektedir. Kansere bağlı mortalite oranlarında ise, kadınlarda %21 ile akciğer kanseri ilk sırada, %18 ile meme kanseri ikinci, %13 ile kolon ve rektum kanseri üçüncü, %9 ile lösemi ve lenfoid doku kanserleri dördüncü sırada yer almaktadır. %5 ile over kanserleri, %4 ile uterus kanserlerinden olan ölümler bunlardan sonra gelmektedir.

Servikal erozyon (Rahim boynu aşınması)

Rahim boynunda kırmızımsı bir leke varsa, bu rahim boynu aşınması olabilir. Bu durum rahim boynunun, rahim içi doğum kontrol aracı tarafından veya cinsel ilişki sırasında sıyrılması nedeniyle ortaya çıkar. Buna yakın bir bozukluk olan dönük rahim boynu (rahim boynu ectopisi de denir) çok benzer gibi görünür, ama rahim boynunun iç duvarlarını oluşturan bir hücre tipinin dış yüzeyinde gelişmesi ile ortaya çıkar. Rahim boynu dönüklüğü ergenlik çağının başlarında normaldir ve çoğunlukla hamilelikte ve doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda ortaya çıkar, sebep belli değildir. Rahim boynu aşınması veya dönüklüğü olan bir çok kadında hiçbir belirti görünmez. Bazı tıp araştırmacıları bu bozuklukların kansere dönüşebileceğini düşünüyorlarsa da, çoğu aynı fikirde değildir. Ancak sizi enfeksiyonlara karşı daha dayanıksız bıraktıklarını gösteren deliller vardır.

Belirtiler

Servikal displazi

Bazen PAP Smear testi kanser başlangıcı kabul edilen hücreler gösterir. Bu duruma "displazi" denir (Yunanca dys: kötü, plasis: kalıp, (biçim). Hafif displazi bazen kendi kendine kaybolur. Ancak kaybolmazsa birkaç yıl sonra kanseri ortaya çıkaracak olan sürecin başlangıcı olabilir.

Displazi en çok 25-50 yaşlar arasındaki kadınlarda bulunursa da; ergenlik çağından itibaren herhangi bir yaşta da ortaya çıkabilir. Virüslerin sebep olduğu cinsel ilişkiyle bulaşan hastalıklarla ilgili bulunduğu ve çok kişiyle cinsel ilişkide bulunan veya cinsel ilişkiye 18 yaşından daha erken başlayan kadınlarda daha fazla görüldüğü düşünülmektedir.

Teşhis

Rahim kanseri

Rahim kasları ve her ay menstrual kanama ile dökülen hücreleri içeren iki ayrı tabakadan oluşur. Rahim kanseri, rahim içini döşeyen endometrial hücrelerden geliştiğinden endometrial kanser olarak da adlandırılır.

Rahim kanseri, üreme organlarının kanserleri içinde en sık görülenidir. Elli yaş üzerindeki kadınlarda görülen bu kanser genellikle menopoz döneminden sonra ortaya çıkar.

Östrojen ve progesteron arasındaki dengenin bozulması endometrial kanser gelişiminde önemli rol oynar. Endometrial hücreler uzun süre yüksek dozda östrojene mağruz kalırsa kontrolsüz olarak büyümeye başlar. Önce endometrial hiperplazi ardından kanser gelişir. Progesteron ovulasyondan sonraki iki hafta süresince salınır ve endometrial hücrelerin büyümesini engeller. Ovulasyonun gerçekleşmediği olmayan kadınlarda endometrial hücreler fazla büyür,hiperplazi ve kanser gelişir.

Rahim kanserinin gelişmesinde rol oynayan risk faktörleri;

Prolapsus Uteri (Rahim sarkması)

Rahim sarkması, mesane sarkması, rektum sarkması gibi hastalıklar doğum sonucu olarak kadın cinsel organlarında gevşeme ile birlikte olan çeşitli işlevsel ve anatomik bozukluklardır.

Doğum sırasında, bebeğin doğum kanalından geçe bilmesi için rahim, mesane ve rektumu destekleyen dokular (pelvik diyafram) gerilir ve yırtılabilir. Loğusalıkta bu dokular genellikle normal haline döner. Fakat pek çok kadında zamanla bu yapılar sarkmaya başlar. Her hastadaki sarkmanın derecesine bağlı olarak rahimde bir ağırlık veya sarkma hissi, kabızlık, haznede (vagina) gevşeme, haznenin ön veya arkasında bariz şişkinlik, gülerken, öksürürken ya da ağır bir cisim kaldırırken idrar kaçırma ya da rahimin bariz olarak hazneden dışarı çıkıp sallanması, üzerinde yaralar oluşması gibi yakınmalar olabilir.

Premenstrüel Sendrom (Adet öncesi gerginlik)

Tıp dilinde "premenstrüel sendrom" halk arasında ise "adet öncesi sendromu" olarak bilinen, insanlar arasındaki ilişkileri ve kişinin günlük aktivitesini etkileyecek düzeyde fiziksel, psikolojik ve davranış değişikleri ile seyredebilen bulgular bütünüdür.

Doğurganlık döneminde olan kadınların % 30-40'ında bu sendromun bulguları saptanmış olup, % 2-3 kadarında bulgular þiddetli olarak seyrediyor. Sebebi kesin olarak bilinmemekle beraber gebelik ve menopoz sonrası dönemlerde ortadan kalkması, dönemsel hormon değişikliklerinin sorumlu olabileceğini düşündürüyor.

Premenstrüel bulgular adet öncesi 10-12 günlük dönemi kapsayıp adet görülünce kendiliğinden ortadan kalkýyor.

Bulgular şöyle sınıflandırılabilir:

A - GRUBU:

Gerginlik, anksiyete (huzursuzluk), sinirlilik, yetersizlik, ruh halinde değişkenlik.

B- GRUBU:

Depresyon, konfüzyon (konsantre olmakta güçlük, uyuþukluk), unutkanlık, ağlama.

Polikistik over ve tüylenme

Polikistik Over Nedir?

Polikistik Over "çok sayıda kist içeren yumurtalık" anlamına gelen bir terimdir. Polikistik over (PKO) üreme çağında olan bir kadında düzenli olarak gerçekleşmesi gereken yumurtlama işlevinin aksaması, tüylenmede artış, adet gecikmeleri, kilo alma, sivilcelenme, gebe kalamama veya zor gebe kalma gibi belirtilerle seyreden bir durumdur.

Polikistik over, üreme çağında olan kadınların yaklaşık %5'ünde görülür.

Pelvik İltihabi Hastalık (PID)

Kadın yaşantısı içinde en az dikkat çeken ama belki de kadının beden ve ruh sağlığına en fazla zarar verme olasılığı olan hastalık grubu pelvik enfeksiyonlardır. Hem enfeksiyon anında yarattığı şikayetler hem de sekelleri nedeni ile kadınları zor durumda bırakabilir. Çok ileri vakalarda hayatı tehdit edebilecek tablolar yaratabilir. Sadece A.B.D.'de her yıl 1 milyon kadının PID geçirdiği, ve 100.000 den fazla kadının bu nedenle infertilite problemi yaşadığı thmin edilmektedir. Ayrıca binlerce dış gebelik vakası da bu nedenle ortaya çıkmaktadır.

Germ Hücreli Over Kanserleri (Yumurtalık Kanseri)

Ergenlik öncesi dönemde ya da ergenliğin hemen başında ortaya çıkmaları ile diğer over kanserlerinden farklılık gösterirler.Bunlar embryonik dönemde ortaya çıkan tabakalardan arta kalan hücrelerden köken alırlar.

Disgerminoma

Germ hücreli tümörler içinde en sık görülenidir.Bunların %15-20'si gebelikte ya da lohusalıkda saptanır.Her yaşta görülebilir ama 11-20 yaşlarda daha sıktır.Olguların %80'i 30 yaşından küçüktür. Çapları 5-15 cm olabilir.En sık karında kitle, şişlik, ağrı ve akut karın bulguları ile kendini belli eder. Nadiren vajinal kanama olabilir.Hastanın dış görünüşü dişi olmasına rağmen bazen Y kromozomu bulunabilir. Tümör belirteçi olarak bhCG kullanılabilir. Epitheliyal tümörlerin aksine erken dönemde teşhis edilirler.Tedavisi epitheliyal over tümörleri ile aynıdır.Cerrahi sonrası radyoterapi uygulanabilir.

Endodermal sinüs tümörü

Over Kisti (Yumurtalık Kistleri)

Genç olsun, yaşlı olsun pekçok kadının sıklıkla yaşadığı korkulardan birisi yumurtalıklarında kist olmasıdır.Gerçekten de düzenli kontrollere gidildiği taktirde hemen hemen her kadında hayatının bir döneminde yumurtalıklarında kist saptanabilir. Çoğu zaman herhangi bir tedavi dahi gerektirmeyen bu lezyonlar büyük olasılıkla hiçbir belirti de vermezler. Genelde masum olmalarına rağmen halk arasında çok korkulacak bir hastalık olarak bilinen over kistleri hep aynı türde değildir.

Over Kanseri (Yumurtalık Kanseri)

Jinekolojik kanserleri içinde en geç tanısı konabilen ve bu nedenle en fazla ölüme sebebiyet veren kanser türü olması nedeni ile ayrı bir öneme sahiptir. Kadın kanserlerinn %4'ünü, genital kanserlerin ise %23'ünü meydana getirir. Her 100 kadından 5'i over kanseri nedeni ile yaşamını kaybeder.Over kanseri tanısı konan kadınlarda 5 yıllık yaşam % 35 civarındadır.Endüstrileşmiş ülkelerde daha fazla görülür. Bu çevresel faktörlerin etkisini düşündürmektedir.