Sağlık Bilim

Bilimsel veriler ışığında sağlığa dair bilgiler

Çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu belirtileri nelerdir?

Çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu 5 yaşına gelinceye sıklıkla rastlanan bir hastalıktır. Çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu mesanede meydana geliyor ise buna sistit adı verilir, eğer böbreklerde oluşuyorsa o zaman da piyelonefrit adını alır. İdrar yollarındaki enfeksiyona neden olan bakteri esherichia coli bakterisidir. Bu bakterinin idrar yollarına bulaşması ile enfeksiyon hastalığı meydana gelmektedir. Eshericihia coli bakterisi % 80 gibi çok yüksek bir oranda çocuklarda idrar yolu enfeksiyonuna yol açmaktadır. Ancak çocuklardaki tüm idrar yolu enfeksiyonu oluşumları bağırsak bakterileri, virüsler ve mantarlar yolu ile de meydana gelebilmektedir.

Çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu nasıl meydana gelir?

Kız çocuklarda idrar yolları enfeksiyonu daha sık meydana gelmektedir. Bu durumun ana nedeni kız çocuklarının sahip oldukları anatomik yapıdan ileri gelmektedir. Kız çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu üretranın kısa olması nedeniyle mesane tam boşalamaz ve bu duruma bağlı olarak mesanedeki asidik ortam azalır. Asitliğin azalması koruyucu bakteri sayısının azalmasına yol açar bu da enfeksiyonun oluşumu için uygun ortam oluşması demektir.

İdrar Yolu Enfeksiyonunun Bitkisel Tedavisi Nasıldır?

İdrar yolu enfeksiyonu bitkisel tedavi yöntemleri kullanılarak, tedavi edilebilir. Özellikle kış aylarında oldukça sık olarak görülen bu rahatsızlık, sağlığı etkilemekte ve antibiyotik kullanımını zorunlu kılmaktadır. Rahatsızlık sürekli olarak tekrarlayabilmektedir. Tedavide sürekli olarak antibiyotik kullanmak, insan sağlığı açısından faydalı değildir. Devamlı olarak kullanılan antibiyotiklerin etkinliği de azalmaktadır. Enfeksiyonlar genellikle bakteriler, virüsler, az da olsa mantarlar sebebiyle oluşmaktadır. Bu yüzden bitkisel kaynaklı ürünleri tercih etmek sağlığınızı koruyabilmek için faydalı olacaktır. Enfeksiyona iyi gelen bitkiler idrar miktarını arttırarak, tedavide etkili olmaktadır. Bu yüzden tedavi sırasında en az 2-3 litre su içmeyi ihmal etmemelisiniz. Bitkisel tedavi için kullanacağınız otlar, hamilelik ve emzirme dönemlerinde danışılarak kullanılmalıdır.

İdrar yolları enfeksiyonunda uygulanabilecek bitkisel tedaviler nedir?

İdrar retansiyonu nedir?

İdrar retansiyonu, mesane dolu olmasına rağmen idrarı dışarı atamamaktır. İdrar retansiyonu, akut ve kronik idrar retansiyonu, komplet ve inkomplet idrar retansiyonu olarak toplamda dört temel gruba ayrılır. Acil tedavi gerektirir. Acil servislerde çalışan her hekim doğru teşhisi koyabilmeli, uygun tedavi ve yönlendirmeleri gerçekleştirebilmelidir. İdrar retansiyonuna nörolojik patolojiler, mesane boynu darlığı, mesane kanseri, mesanede taş ya da pıhtı birikmesi, benign prostat hiperplazisi, prostat kanseri, uretra darlığı, uretra taşları ve tümörleri, bazı ilaçlar, pelvis organlarının hastalıkları ve benzeri nedenler sebep olabilir. Acil tedavide sonda ya da suprapubik kateterle mesane boşaltılmalı ardından sebep ortaya konulduktan sonra asıl tedavi uygulanmalıdır.

İdrar Mikroskobisi Tedavisi

İdrar Mikroskobisi, İdrar kısaca kanın filtrasyon ürünü olarak tanımlar. Diğer bir ifadeyle, böbrekler tarafından salgılanan steril plazma ultrafiltradır. İdrarın % 95'i su, kalan % 5'lik kısmı ise gıda ve metabolizma sonucu oluşan artıkları içerir. Bu artıkların analizi adeta böbrek biyopsisi gibi böbrek fonksiyonu hakkında önemli bilgiler verir. İYE'da tanı basit idrar tahlili ve idrar kültürü ile konur. Basit idrar tahlilinde idrar öncelikle gözle daha sonra da daldırma çubukları ile değerlendirilir. Daldırma çubukları ile idrarda nitrit ve lökosit esteraz pozitifliği, idrar mikroskobisinde bakteri ve lökosit görülmesi anlamlıdır. Ancak İYE tanısında idrar kültürü asastır. İdrar kültüründe 100.000 koloni/ml idrar olması tanı koydurucudur.İdrarın başlıca görevleri arasında, vücut sıvı dengesinin korunması, asit-baz dengesinin muhafazası, artık metabolitlerin vücuttan uzaklaştırılması yer almaktadır.

Tıbbi Laboratuvarlarda günümüzde en sık olarak idrar örnekleri analiz edilmektedir.

İdrar Analizleri başlıca 3 grup incelemeyi içerir.

Fiziksel İnceleme; İdrar, miktarı, görünüm, kıvam, renk, koku, dansite (Özgül Ağırlık), pH'sı yönünden analiz eder.

Sağlıklı İdrar Rengi Nasıl Olur?

İdrar Rengi, İdrar analizi, çok uzun yıllardır vücuttaki sırları ortaya çıkaran bir yöntemle oluşmuştur. Çünkü vücudunuzdaki sirkülasyon halindeki bir çok madde bakteriler, mantarlar, fazla şeker ve protein gibi sonunda idrara düşer. İdrar, vücuttaki atıkların atılmasında önemli bir rol oynar. Böbreğin kandan süzdüğü fazla su suda çözünebilen maddeler, idrar yoluyla dışarı atılır. Toksinler ve vücutta birikmesi zararlı birçok madde, vücuttan idrar sayesinde uzaklaştırılır. Böbrekler idrar üretiminden sorumlu organlardır. Böbrekler sürekli kanın filtre edilmesini sağlarlar. Böbrekler kanı filtre ederken su, şeker, amino asitler, vitaminler ve diğer hayati maddelerin kan dolaşımına geri dönmesini sağlar. Bu sürekli filtrasyonun sonunda üre, ürik asit, kreatinin, hormon atıkları ve toksinler gibi atık maddeden kaynaklanmaktadır. Böbrek hastalıklarında bu filtrasyon ve idrarın seçici geri emiliminin evrelerinde bir hata olduğunda, idrarın bu soluk rengi bazen değişir. Bu bozukluklara bağlı olarak kırmızı kan hücreleri, beyaz kan hücreleri, proteinler ve boyalar gibi maddeler idrar renginde değişimlere neden olur. Bu renk değişikleri tanı koymada önemlidir.

İdrar kaçırma nedenleri nelerdir?

İdrar kaçırma, mesane kontrolünün kaybedilmesiyle, idrarın istem dışında damlalar yoluyla ya da daha yoğun olarak kaçırılmasıdır. Kadınların yaşamlarındaki herhangi bir döneminde başlayabilen sorun, bazı hallerde doğum, menopoz veya gebelik sonrasında başlayabilir. Erkekler bu konuda kadınlara oranla daha şanslı sayılmaktadır. Onların gebelik, doğum gibi yapıyı bozabilecek durumlar yaşamaması ve kaslarının daha sağlam olması nedeniyle, bu sorunu daha az yaşarlar. Bu sorunu yaşayan erkekler, bundan kadınlardan daha fazla etkilenirler. Bu sebeple rahatsızlık oluştuğunda, tedavi için doktora gitmeyi ihmal etmezler. İrade dışında idrarın akması, genellikle idrar yollarından dolayı oluşmakta, üriner fistül hallerinde ise kalın bağırsak, kadın cinsel organı ve cilt yoluyla olabilir.

Hastanın kadın yada erkek olmasına göre, yaşına göre farklı idrar kaçırma tipleri, sebepleri ve tedavi yolları bulunmaktadır. İdrar kaçırmanın hafif yaşandığı hallerde ilaçla, ağır durumlarda cerrahi yöntemle tedavi edildiğini düşünmek oldukça yanlıştır. Çünkü her hastaya farklı tedavi yöntemleri uygulanabilir. Yani idrar kaçırma tek bir hastalık olarak değerlendirilmemelidir. Bazı durumlarda hastanın yaşam kalitesini bozan, aile, iş ve sosyal durumunu etkileyen rahatsızlık, bazı hallerde ise, bunlara ilave olarak nörolojik veya hormonal bozukluk sonucunda gelişebilir.

İdrar kaçırma şekilleri nedir?

Sistit belirtileri nelerdir?

İdrar yaparken yanma, şeklinde ortaya çıkan idrar yollarındaki iltihaplanma olan sistit, kesinlikle ihmal edilmemesi gereken bir rahatsızlıktır. İhmal edildiğinde kronikleşen, böbrekler ve mesanede kalıcı hasarlara yol açabilen bir sorundur.Kadınlar anatomik yapısal farlılıklar nedeniyle, erkeklere göre bu rahatsızlığa daha fazla yakalanır. Çünkü üretra kadınlarda daha kısadır. Araştırmalara göre her beş kadından biri, yaşamında bir kez olsun sistit olmaktadır.

Sistit sebepleri nedir?

Normal olarak bakteriler, anüs bölgesinde ve üreme organlarında yaşarlar. Bazı hallerde bakteriler alt idrar yollarını aşıp, mesaneye kadar ulaşır. Mesaneye yerleşmiş olan bakteriler, idrar ile dışarıya atılır. Fakat mesaneye fazla sayıda bakterinin ulaşması halinde, bu şekilde atılarak temizlenemezler. İlerde böbreklerde iltihaplanmaya kadar sebep olabilirler. Genital temizliğin az olması halinde, cinsel birleşmelerde, idrarı uzun süre tutma halinde, idrar yollarının kısalmasına neden olan hastalıklarda ve menopoz dönemindeki östrojen seviyesindeki düşmeler nedeniyle oluşabilir. Çok nadir durumlarda sistite sebep olan bakteriler, böbrekler ve idrar yolu aracığıyla yukarıdan aşağıya doğru gelerek ya da yakın dokularda oluşan enfeksiyonlarda lenf kanalları yoluyla mesane bölgesine ulaşır. Sistite sebep olan bakterilerin içinde, en sık rastlanan escherichia coli mikroorganizmasıdır. Kadınlarda hamilelik dönemi, şeker hastalığı olanlar, yaşlılık ve mesanenin tam olarak boşaltılamaması da sistit sebepleri arasında sayılabilir.

Kalp hastalığı belirtisi olabilir!

Göz kapaklarındaki sarı çizgilerin kalp krizi ya da başka hastalıkların göstergesi olabileceği açıklandı.

Danimarkalı uzmanlar, “ksantelazma” (göz kapağı derisindeki kabarıklık ya da sarı renkli lekeler) hastalarının kalp krizi geçirme riskinin normal insanlara göre yüzde 48 daha fazla olduğunu ortaya koydu.

Tıp dergisi BMJ'nin internet sitesinde yayımlanan araştırmada, çoğunlukla kolesterol probleminden kaynaklanan ksantelazmanın, vücudun çeşitli bölgelerindeki yağlanma artışına işaret edebileceği belirtildi.

Dövme yaptırmanın tehlikeleri korkutuyor

Celal Bayar Üniversitesi (CBÜ) Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serap Öztürkcan, dövmenin HIV başta olmak üzere birçok ciddi sağlık riskini beraberinde getirdiğini, sağlık açısından dövmeyi önermediklerini belirtti.

Prof. Dr. Öztürkcan, yaptığı açıklamada, son yıllarda özellikle gençler arasında yaygınlaşan dövmenin bazı sağlık sorunlarına yol açabildiğini söyledi.
Özellikle kalıcı dövmede kullanılan iğnelerin risk taşıdığını anlatan Öztürkcan şöyle konuştu:

Şeker hastaları dikkat!

Ağız ve diş sağlığında en büyük özeni isteyen durumların başında şeker hastalığı geliyor. Şeker hastalığında, diş kayıpları ve ağız içi problemleri sıklıkla görülür ve bu durumun tedavisi de oldukça zorlu bir süreçtir.

Uzmanlar, şeker hastalığının ağız diş sağlığıyla olan ilişkisi, diş kayıpları, tedavi süreci, önlemler ve öneriler konusunda hastaları bilinçli olmaları için uyarıyor. Tanfer Diş Kliniği’nden Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Nihat Tanfer; ‘Şeker hastalarının enfeksiyon eğiliminin oldukça yüksek olduğu, buna paralel doku yıkımı sürecinin daha hızlı işlediği ve iyileşme döneminin de daha geç olduğu, bu nedenle şeker hastalarında diş tedavilerinin oldukça büyük önem taşıdığını belirtiyor.’

Meyan kökü binbir derde deva

Türkiye'nin Güneydoğusu'nda ve İç Anadolu'da doğal olarak bolca yetişen şifalı bitkilerin en şifalısı bir bitki var: Meyan Kökü. Şifa olarak kökleri kullanılan, meyan hakkında Doğal Ürün Uzmanı Volkan Kurt'tan bilgi aldık.

Meyan kökünün, genç ve yaşlı,hem kadın hem erkek, sağlıklı ya da hasta herkes için çok şifalı bitki olduğunu söyleyen Kurt, içeriğinde bir çok yararlı mineral ve madde bulunduğunu belirtiyor. Kurt, ürettikleri meyan kökü ektresinin antik dönemlerden bu yana şifa dağıtan bir bitki olduğunu söylüyor. "ABD'nin Güney Carolina üniversitesi, meyan kökünün alzheimer veya parkinson gibi beyin hastalıklarında beyin hücreleri ölümlerinin önlenmesinde işe yaradığını tespit etti. Aynı zamanda mide ülserlerini tedavi eden ve mide asidini ortadan kaldıran ilaçlarla eş. Mide ve 12 parmak bağırsağı ülseri ve gastrit tedavisinde yardımcı bir bitki.. İltihap giderici, bakteri öldürücüdür" diyor.

Bakan Akdağ'a ödül

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Türkiye'de bebek ölüm oranlarının düşürülmesinde elde edilen başarıya dikkati çekerek, “Türkiye'de eğitim ve farkındalık açısından annelerin rolü ne kadar önemliyse, kayınvalidelerin rolü de bir o kadar önemli. Çünkü bir çok yerde hala kadın kendi başına karar verme hakkına sahip değil. Dolayısıyla olaya bütüncül açıdan bakmak lazım” dedi.

Benlerinizi takip edin

Denizli Devlet Hastanesi Cilt Hastalıkları Uzmanı Dr. Figen Bilen, vücutta doğuştan var olan bazı benlerin kanserleşme riskinin daha fazla olduğunu söyledi.

Hastalıkları Uzmanı Dr. Figen Bilen, cilt kanserinin en sık görülen tiplerinden biri olan ’Malign melanomun’ genellikle benlerden oluşan bir hastalık olduğunu kaydetti. Çok çeşitli görünümleri olan benlerin zaman içinde değişmesinin insanları endişelendirdiğini belirten Dr. Bilen, "Kanserleşme olasılığı nedeniyle benlerin takibi önemlidir. Her türlü travma, bendeki hücreleri yorar ve kanserleşme eğilimini artırır. Doğuştan var olan bazı benlerin kanserleşme riski normalden biraz daha fazladır. Kanserleşmede en önemli uyarıcı güneş, küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesidir. Bunlar da güneşin zararlı etkilerini artırmıştır. Güneş ışınları en yoğun çocukluk çağında alınır. O nedenle, ebeveynlerin 6 aylıktan itibaren çocuklarına güneş kremi kullanmaları ve çocuklarının güneşte kalma süreleri ile şekillerini kontrol etmeleri önemlidir" dedi.

Kısırlık tedavisinde kök hücre umudu

Kocaeli Üniversitesi Kök Hücre ve Gen Tedavileri Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü ve Sağlık Bilimleri Enstitüsü Kök Hücre Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdal Karaöz, kök hücrelerin yüksek çoğalım potansiyeline sahip olduğunu belirterek, “Bu yüzden birçok rahatsılığa karşı ciddi bir çözüm oluşturmaktadır. Kısırlık bunlardan biridir. Yapılan deneylerin kısırlığa karşı bir umut oluşturduğuna şahit olduk” dedi.

Karaöz, 28 Eylül ile 2 Ekim tarihleri arasında Sapanca'da yapılacak olan “1. Kök Hücre Araştırmaları Kongresi” öncesi The Ritz Carlton Oteli'nde düzenlenen basın toplantısında, günümüzde, modern tıbbın güncel yöntemlerle kesin olarak tedavi edemediği bazı hastalıkların bulunduğunu bildirerek, bu tür hastalıkların kesin tedavilerinin sağlanması ve hasar gören hücre-doku veya organların biyolojik işlevlerini yerine koymanın ya da tamir etmenin mümkün olabileceğini söyledi.

Grip aşısı olmanın tam zamanı

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Tevfik Özlü, grip aşısının uygulanan kişilerin immünolojik direncine göre koruyuculuk oranının yüzde 80'lere kadar çıktığını belirtti.

Prof. Dr. Özlü, yaptığı açıklamada, gribin genellikle kuşlar, atlar ve domuzlarda görüldüğünü, bu hayvanların hastalığı insanlara bulaştırabildiğini ifade etti.

Gribin çok kolay bulaştığını ve hızlı yayıldığını ifade eden Özlü, “Özellikle okullar, yurtlar, kışlalar, kahvehaneler, huzurevleri gibi kalabalık ve topluca yaşanan ortamlar hastalığın yayılmasında önemli rol oynar” dedi.

Salgınlardan korunmanın toplu bulunan yerlerde yaşayanlar için çok zor olduğunu vurgulayan Özlü, şunları söyledi:

Çabuk yorulanlar dikkat!

Kanadalı bilimadamları, yerlerinden hiç kıpırdamayan bazı insanların bu kadar tembel oluşlarının aslında onların değil, genlerinin suçu olabileceğini ortaya koydu.

İtalyan La Stampa gazetesinde yer alan habere göre, McMaster Üniversitesinde görev yapan bilimadamları, fareler üzerinde yaptıkları araştırmada, bu hayvanların bazılarının kaslarında, özellikle egzersiz yaparken harekete geçen AmpK enzimini üretmeye yarayan iki genin eksik olduğunu gözlemledi.

Normal farelerle bu hayvanları karşılaştıran araştırmacılar, AmpK genlerinden yoksun olan grubun kaslarındaki mitokondri sayısının daha az olduğunu ve glikozu enerjiye dönüştürmekte çok zorlandıklarını tespit etti.

Araştırma ekibinin başındaki Gregory Steinberg, farelerin koşmayı sevdiğini vurgulayarak, "Normal hayvanlar bunu kilometrecelerce yapabilirse, bu genlerden yoksun olanları ise sadece kısa bir mesafe koşabilir" dedi.

Obezite, insan sağlığını tehdit etmeye devam ediyor!

ABD’de yaşayan 5 bin 36 kişinin onlarca yıl iki yılda bir incelendiği araştırmada, obez olarak geçirilen her iki yılda ölüm riski yüzde 7 artarken, 15-25 yaşları arasında obez kişilerin ölüm riskinin hiç obez olmayanlarla karşılaştırıldığında iki kat fazla olduğu belirlendi.

Uluslararası Epidemoloji Dergisine konuşan araştırmacılar, obez olarak geçirilen yılları belirlemek için yeni bir ölçüme ihtiyaç olduğuna dikkat çekerek, obezitenin sağlığa verdiği zararın küçümsenebileceğini çünkü durumun yeterli bir biçimde ölçülemediğini belirtti.

BBC’nin yansıttığı araştırmada, son çalışmaların obez olarak yaşanan her 10 yılda ölüm riskinin iki kat arttığını gösterdiği belirtilerek, bu araştırmanın yaş gibi diğer faktörlere de bağlı olarak obez geçen sürenin ölüm riskini doğrudan etkilediğini gösterdiği ifade edildi.

“BUGÜNÜN ÇOCUKLARI DAHA KISA YAŞAYABİLİR”