Menopozda beslenme
Kadınların korkulu rüyası menopoz elbet bir gün kapıyı çalacak. Tıptaki gelişmeler ve genel bilinçlenme ile biraz daha barışılmış bu dönemde beslenmeye bağlı olarak bazı sorunlar görülüyor. Bunların en önemlisi osteoporoz.
Özellikle yaşlı kimselerde ve menopoz döneminin sonundaki kişilerde görülen, osteoropoz kemik yapısının bozulması olarak tanımlanan bir hastalık. Başlıca üç ana nedene dayanıyor: Östrojen hormonunun azalması, fiziksel aktivite azlığı ve besinsel nedenler.
Kemik yapısında bulunan bazı besin öğelerinin uzun vadede yetersiz alınmaları veya emilim bozuklukları sorunun besinsel kısmını oluşturuyor. Yüksek lifli diyetler, aşırı alkol, sigara ve kafein tüketimi, hatalı beslenme ve kalsiyum eksikliği osteoporoz için zemin oluşturuyor. Bu dönemde idrar yoluyla kalsiyum atılımı fazla olduğundan, diyet uygulanarak kalsiyum alınması gerekiyor.
Kemiklerin temel yapısını oluşturan önemli bir mineral olan kalsiyum, sadece diş ve kemik gelişiminde etkili olmakla kalmıyor, sinir iletimi, kalp atımının denetimi için de gerekli oluyor. Menopoz öncesi günlük 1000 mg kalsiyum gereksinimi bu dönemde 1500 mg kadar oluyor. Bu da gösteriyor ki, beslenme biçiminizi düzenlerken kalsiyum içeren kaynaklara ayrıca özen göstermeniz çok önemli.
En iyi kaynak peynir, yoğurt gibi süt ürünleri. Yeşil yapraklı sebzeler, kurubaklagiller, kurutulmuş meyveler, susam, fındık, pekmez gibi ürünlerse iyi kaynaklar arasında yer alıyor. Limon, portakal, çilek, yumurta ise orta derecede kalsiyum kaynağı. Tahıllar, etler ve diğer taze sebze ve meyvelerse idare eder cinsinden.
Besinlerin 100 gramı esas alınarak birkaç örnek verelim. Yağlı inek sütü 119 mg, koyun sütü 193 mg, yoğurt 120 mg, yağlı beyazpeynir 162 mg, kaşarpeyniri 700 mg, kurufasülye 145 mg, roka ve maydanoz 200 mg, asma yaprağı 400mg, portakal, mandalina 40 mg, limon 26 mg, çilek 21 mg, bulgur 36 mg, makarna 27 mg, dana, koyun ve tavuk 11 mg, pekmez 400 mg, fındık 200 mg oranında kalsiyum içeriyor.
Kalsiyum, fosfor dengesinin iyi olması, ince bağırsakların üst bölümlerindeki asit tepkimesinin oluşması (meyvelerde bulunan sitrik asit ve yoğurttaki laktik asik varlığı ile oluşuyor), D vitamininin ve kalsiyumu bağlayan proteinlerin varlığı gibi etmenler de önem kazanıyor. Bu dönemin en iyi atlatılabilmesinin bir koşulu da dengeli beslenme alışkanlığı...
Özellikle yaşlı kimselerde ve menopoz döneminin sonundaki kişilerde görülen, osteoropoz kemik yapısının bozulması olarak tanımlanan bir hastalık. Başlıca üç ana nedene dayanıyor: Östrojen hormonunun azalması, fiziksel aktivite azlığı ve besinsel nedenler.
Kemik yapısında bulunan bazı besin öğelerinin uzun vadede yetersiz alınmaları veya emilim bozuklukları sorunun besinsel kısmını oluşturuyor. Yüksek lifli diyetler, aşırı alkol, sigara ve kafein tüketimi, hatalı beslenme ve kalsiyum eksikliği osteoporoz için zemin oluşturuyor. Bu dönemde idrar yoluyla kalsiyum atılımı fazla olduğundan, diyet uygulanarak kalsiyum alınması gerekiyor.
Kemiklerin temel yapısını oluşturan önemli bir mineral olan kalsiyum, sadece diş ve kemik gelişiminde etkili olmakla kalmıyor, sinir iletimi, kalp atımının denetimi için de gerekli oluyor. Menopoz öncesi günlük 1000 mg kalsiyum gereksinimi bu dönemde 1500 mg kadar oluyor. Bu da gösteriyor ki, beslenme biçiminizi düzenlerken kalsiyum içeren kaynaklara ayrıca özen göstermeniz çok önemli.
En iyi kaynak peynir, yoğurt gibi süt ürünleri. Yeşil yapraklı sebzeler, kurubaklagiller, kurutulmuş meyveler, susam, fındık, pekmez gibi ürünlerse iyi kaynaklar arasında yer alıyor. Limon, portakal, çilek, yumurta ise orta derecede kalsiyum kaynağı. Tahıllar, etler ve diğer taze sebze ve meyvelerse idare eder cinsinden.
Besinlerin 100 gramı esas alınarak birkaç örnek verelim. Yağlı inek sütü 119 mg, koyun sütü 193 mg, yoğurt 120 mg, yağlı beyazpeynir 162 mg, kaşarpeyniri 700 mg, kurufasülye 145 mg, roka ve maydanoz 200 mg, asma yaprağı 400mg, portakal, mandalina 40 mg, limon 26 mg, çilek 21 mg, bulgur 36 mg, makarna 27 mg, dana, koyun ve tavuk 11 mg, pekmez 400 mg, fındık 200 mg oranında kalsiyum içeriyor.
Kalsiyum, fosfor dengesinin iyi olması, ince bağırsakların üst bölümlerindeki asit tepkimesinin oluşması (meyvelerde bulunan sitrik asit ve yoğurttaki laktik asik varlığı ile oluşuyor), D vitamininin ve kalsiyumu bağlayan proteinlerin varlığı gibi etmenler de önem kazanıyor. Bu dönemin en iyi atlatılabilmesinin bir koşulu da dengeli beslenme alışkanlığı...