kadın sağlığı

Doğum kontrol iğneleri (enjeksiyon)

Kolay uygulanabilir olması,güvenilirliğinin yüksek olması ve diğer yöntemleri kullanamayacak olanlarda da uygulanabilmesi her geçen gün aylık ve üç aylık doğum kontrol iğnelerinin kullanımını arttırıyor.

Aylık iğneler adetin ilk günü ,üç aylık olanlar ise adetin ilk beş günü içerisinde uygulanabiliyor.

Yan etkileri diğer doğum kontrol ilaçlarına oranla bir hayli düşük.

Ağızdan alınan doğum kontrol hapları 35 yaş üzeri ve sigara kullanan bayanlarda risk oluştururken iğneler bu grupta uygun bir seçim olarak öneriliyor.

Ağızdan alınan doğum kontrol haplarındaki kullanımın unutulması riski bu yöntemle minimuma indiriliyor.

Özellikle emziren kadınlarda doğumdan altı hafta sonra uygulanabiliyor ve bebek üzerinde herhangi bir olumsuz etkisi görülmüyor. Emziren kadınlarda süt miktarı,kalitesi ve emzirme süresini etkilemiyor.

Doğum kontrol hapları

Doğum kontrol hapları, steroid hormonlar (östrojen ve progesteron) içeren ilaçlardır. Yalnız başına progesteron içeren doğum kontrol hapları da vardır ama, piyasada çoğunlukla kombine (östrojen+ progesteron içeren) ilaçlar bulunur. Bunlar, daha çok beyindeki hipofiz ve hipotalamus bölgeleri üzerinde etki göstererek yumurtlamanın önlenmesi yoluyla etki gösterirler.

Ayrıca, rahim içi dokusunu (endometrium) bebeğin yerleşmesine elverişsiz hale getirme, rahim ağzı salgısını (servikal mukus) koyulaştırarak spermlerin ilerlemesini engelleme ve tüplerin hareketlerini bozarak spermle yumurtanın karşılaşmamasını sağlama gibi etkileri de vardır. Yalnızca progesteron içeren haplar (minipill), daha çok 2. mekanizma yoluyla doğum kontrolu sağlar; bu hapları kullanan hastaların % 40'ında normal yumurtlama olur.

Doğum kontrolü

Çağlar boyunca insanlar istenmeyen gebelikleri ya da doğumları önlemek için değişik yöntemlere başvurdular. Bunların bir çoğu zaman zaman annenin yaşamına mal olmaktaydı. Özellikle 2. Dünya savaşı sonrasında bilimsel çalışmalar sonucu geliştirilen yöntemler bu ilkel ve can alıcı eski yöntemlerin yerini almaya başladı. Günümüzde hem kadınlar için hem de erkekler için geliştirilmiş, son derece güvenilir ve etkili metodlar mevcuttur. Gelişen tıp modern insanın kulanımına çok değişik ve her bireyin kendi ihiyacına yönelik yöntemler sunmaktadır.Buna rağmen dünyada ve ülkemizdeki çiftlerin oldukça büyük bir kısmı hala daha geleneksel, etkinliği ve güvenilirliği düşük ve hatta sağlk açısından sakıncalı yöntemlerle doğum kontrolü uygulamaya çalışmaktadır.

Diyafram, servikal başlık (Doğum kontrol yöntemi)

Diafram değişik boyutlarda, yumuşak kauçuktan yapılmış kenarları esnek daire şeklinde bir araçtır. Servikal başlık ise daha sert , yüksek kubbeli ve daha küçük özel tip bir diaframdır.

Rahim ağzını kapatacak şekilde yerleştirilir ve spermin rahim içine geçmesini engeller. Doğru yerleştirilmezse gebe kalınabilir.

Adet kanaması sırasında kullanılmamalıdır.

Diafram kullanılırken üzerine spermi öldürücü krem sürülürek kullanılımalıdır.

Bazen yerleştirilmesi zor olan bir yöntemdir. Ayrıca sürülen krem pahalıdır.

Hazneye yerleştirilen diafram cinsel ilişkiden sonra altı saat süreyle çıkarılmamalıdır.

Kesinlikle çocuk istemeyen aileler bu yöntemi kullanmamalıdır. Çünkü gebelikten korunmada güvenilir değildir.

Diafram, rahim ağzını kapatacak şekilde yerleştirilir ve spermin rahim içine geçmesini engeller. Doğru yerleştirilmezse gebe kalınabilir.

Deri altı kapsülleri (Doğum kontrol yöntemi)



Kadınlık hormonlarından birini (progesteron) içeren ince ve yumuşak 6 kapsüldür. Cilt altına yerleştirilir. Çok güvenilir etkili bir yöntemdir. İçinde gebeliği önleyici hormon bulunan ince, yumuşak tüplerdir. Kadınların deri altına sağlık personeli tarafından küçük bir müdahale ile yerleştirilir.

İçindeki hormonlar yavaş yavaş vücuda salgılanır. Bu hormonlar yumurta hücresinin olgunlaşmasını ve yumurtalıktan atılmasını engeller, ayrıca spermlerin hazneden rahim içine geçişini önlerler.

Olumlu yönleri nelerdir ?

* % 99 etkilidir.
* Uygulandıktan sonra 5 yıl gebelikten korur.
* Anne sütünün kalitesini bozmaz, miktarını azaltmaz.
* 24 saat içerisinde korumaya başlar.
* Cinsel ilişkiyi kesintiye uğratmaz.


Olumsuz yönleri nelerdir ?

Adet görme

Genç kızlıkta başlayan adet dönemi kırk yaşlarının sonlarında sona erer. Bu olaya menapoz adı verilir. Menapozdan sonra üreme organları bir dizi değişikliğe uğrarlar. Bu değişiklikler yumurtalıkların hormon salgılamasında görülen azalmaya bağlıdır. Dölyatağı daha küçülür, dölyolundaki sırtlar ortadan kalkar, dölyolu duvarları düzleşir. Salgılar daha az asit içermeye başladıkça mikrop kapma tehlikesi de o kadar artar. Çevre dokular gittikçe daha az esnek özellik kazanır. Menapozdan sonra dölyolundan gelen kanamaya tehlikeli gözüyle bakılmalıdır. Olası bir hastalık karşısında doktora gitmek gerekir.

Adet dönemi genel olarak 28 gündür. Ne var ki bu kaba bir ortalamadır ve kadınların adet süreleri büyük ölçüde değişir. Kimi kadının adet süresi 21 günken, kimilerinin 42 gün olabilir. Bundan başka bir kadının her adet dönemi de birbirine uymayabilir.

Vulvodynia (Vulva ağrısı)

Vulvodynia vulva yani kadın dış genital organında kronik rahatsızlık ya da ağrı olarak tanımlanır.

Özellikle yanma, irritasyon, kaşıntı ve hassasiyet ile karakterizedir.
En sık görülen şikayet yanmadır.

Sfiliz (Frengi)

1500'lü yıllardan 1900'lü yılların başına kadar batı dünyasını kasup kavuran ve dolaşım sistemi ile sinir siteminde kalıcı hrabiyetlere sebep olan frengi 2. Dünya savaşından sonra keşfedilen güçlü antibiyotikler sayesinde büyük ölçüde önemini yitirmişken, AIDS hastalığının yaygınlaşması ve frengi ile HIV enfeksiyonu arasında yakın ilişki olması nedeni ile yeniden ilgi odağı haline gelmiştir.

Özellikle Kuzey Amerikada görülme sıklığı giderek artmaktadır. Hastalık Troponema Pallidum adı verilen bir bakteri tarafından yapılır. Yapılan onca araştırmaya rağmen hala daha bu mikroorganizmayı üretebilecek bir kültür ortamı bulunamamıştır.

Rahim ağzı yaraları (Servisit)

Halk arasında rahim ağzında yara olarak bilinen servisit en sık karşılaşılan jinekolojik problemlerden birisidir. kadınların yarısından fazlası hayatının bir döneminde bu hastalığa yakalanır. Yaşı ne olursa olsun cinsel yönden aktif her kadın servisit için uygun bir adaydır. Kasık ağrısı ve vajinal akıntısı olan kadınların çoğunda başka bir hastalıkla bir arada ya da tek başına mutlaka servisit bulunur. Belirtileri diğer pek çok hastalığa benzediği ve spesifik yakınmalar yaratmadığı için kişinin kendi kendine servisitten şüphelenmesi zordur. Genelde başka bir nedenden dolayı yapılan jinekolojik muayene ile fark edilir.

Genel anlamı ile servisit rahim ağzı dokusunun iltihabıdır. Çok büyük bir olasılıkla bir enfeksiyona bağlıdır ancak bazen irritasyon ya da travma sonrası da ortaya çıkabilir.

Belirtileri

Serviks kanseri (Rahim ağzı kanseri)

Dünyada, kardiyovasküler sistem hastalıklarından kaynaklanan ölümlerden sonra, ikinci sıklıkla görülen ölüm nedeni kanserlerdir. 1991 yılında, ABD'de toplam mortalitenin yaklaşık %23'ünün kanser nedeniyle olduğu hesaplanmıştır.

Kadınlardaki kanser insidansı değerlendirildiğinde, %32 ile meme kanseri birinci, %14 ile kolon ve rektum kanseri ikinci, %11 ile akciğer kanseri üçüncü sıklıkta görülmektedir.

Kadın genital sistemi; Uterus kanserleri %8, over kanserleri %4 ile bunlardan sonra gelmektedir. Kansere bağlı mortalite oranlarında ise, kadınlarda %21 ile akciğer kanseri ilk sırada, %18 ile meme kanseri ikinci, %13 ile kolon ve rektum kanseri üçüncü, %9 ile lösemi ve lenfoid doku kanserleri dördüncü sırada yer almaktadır. %5 ile over kanserleri, %4 ile uterus kanserlerinden olan ölümler bunlardan sonra gelmektedir.

Rahim kanseri

Rahim kasları ve her ay menstrual kanama ile dökülen hücreleri içeren iki ayrı tabakadan oluşur. Rahim kanseri, rahim içini döşeyen endometrial hücrelerden geliştiğinden endometrial kanser olarak da adlandırılır.

Rahim kanseri, üreme organlarının kanserleri içinde en sık görülenidir. Elli yaş üzerindeki kadınlarda görülen bu kanser genellikle menopoz döneminden sonra ortaya çıkar.

Östrojen ve progesteron arasındaki dengenin bozulması endometrial kanser gelişiminde önemli rol oynar. Endometrial hücreler uzun süre yüksek dozda östrojene mağruz kalırsa kontrolsüz olarak büyümeye başlar. Önce endometrial hiperplazi ardından kanser gelişir. Progesteron ovulasyondan sonraki iki hafta süresince salınır ve endometrial hücrelerin büyümesini engeller. Ovulasyonun gerçekleşmediği olmayan kadınlarda endometrial hücreler fazla büyür,hiperplazi ve kanser gelişir.

Rahim kanserinin gelişmesinde rol oynayan risk faktörleri;

Premenstrüel Sendrom (Adet öncesi gerginlik)

Tıp dilinde "premenstrüel sendrom" halk arasında ise "adet öncesi sendromu" olarak bilinen, insanlar arasındaki ilişkileri ve kişinin günlük aktivitesini etkileyecek düzeyde fiziksel, psikolojik ve davranış değişikleri ile seyredebilen bulgular bütünüdür.

Doğurganlık döneminde olan kadınların % 30-40'ında bu sendromun bulguları saptanmış olup, % 2-3 kadarında bulgular þiddetli olarak seyrediyor. Sebebi kesin olarak bilinmemekle beraber gebelik ve menopoz sonrası dönemlerde ortadan kalkması, dönemsel hormon değişikliklerinin sorumlu olabileceğini düşündürüyor.

Premenstrüel bulgular adet öncesi 10-12 günlük dönemi kapsayıp adet görülünce kendiliğinden ortadan kalkýyor.

Bulgular şöyle sınıflandırılabilir:

A - GRUBU:

Gerginlik, anksiyete (huzursuzluk), sinirlilik, yetersizlik, ruh halinde değişkenlik.

B- GRUBU:

Depresyon, konfüzyon (konsantre olmakta güçlük, uyuþukluk), unutkanlık, ağlama.

Polikistik over ve tüylenme

Polikistik Over Nedir?

Polikistik Over "çok sayıda kist içeren yumurtalık" anlamına gelen bir terimdir. Polikistik over (PKO) üreme çağında olan bir kadında düzenli olarak gerçekleşmesi gereken yumurtlama işlevinin aksaması, tüylenmede artış, adet gecikmeleri, kilo alma, sivilcelenme, gebe kalamama veya zor gebe kalma gibi belirtilerle seyreden bir durumdur.

Polikistik over, üreme çağında olan kadınların yaklaşık %5'ünde görülür.

Pelvik İltihabi Hastalık (PID)

Kadın yaşantısı içinde en az dikkat çeken ama belki de kadının beden ve ruh sağlığına en fazla zarar verme olasılığı olan hastalık grubu pelvik enfeksiyonlardır. Hem enfeksiyon anında yarattığı şikayetler hem de sekelleri nedeni ile kadınları zor durumda bırakabilir. Çok ileri vakalarda hayatı tehdit edebilecek tablolar yaratabilir. Sadece A.B.D.'de her yıl 1 milyon kadının PID geçirdiği, ve 100.000 den fazla kadının bu nedenle infertilite problemi yaşadığı thmin edilmektedir. Ayrıca binlerce dış gebelik vakası da bu nedenle ortaya çıkmaktadır.

Meme hastalıkları (Memenin benign ve malign tüm hastalıkları)

Memede görülen hastalıklar yerleşim ve tutulum lokalizasyonlarına göre gruplandırılırsa ;

Meme derisinde; Epidermal ve sebase kistler, nörofibromatozis, Mondor hastalığı, steatositoma multipleks, inflamatuar karsinoma, deri nekrozu, piyoderma gangrenozum, candidal intertrigo, herpes zoster enfeksiyonu (zona), sifiliz ve melanom görülen hastalıklardır.

Meme başı-areola kompleksinde görülen hastalıklar; Dermatit, meme başı adenomu, hidradenitis süpürativa, leomyom, paget hastalığı.

Majör subareoler duktuslarda; Duktal ektazi, soliter papillomlar, papiller karsinom.

Terminal duktuslarda; Duktal hiperplaziler, multiple periferal papillomlar, radiyal skar ve kompleks sklerozan lezyonlar, duktal adenom, duktal insitu karsinom, invaziv duktal karsinom, tubüler karsinom, müsinöz karsinom, meduller karsinom, invaziv kribriform karsinom, adenoid kistik karsinom, yassı hücreli kanser, metaplastik karsinom ve sekretuar karsinom görülebilir.